Kapadokya’nın en ilgi çekici kentlerinden biri de Niğde. Kent merkezinde Rum, Ermeni ve Karamanlı, Moğol eserlerine kadar farklı kültürlerin izlerinin görüldüğü tarihi yapılar var, çevresindeki eski Rum köyleri de en az
Niğde kadar ilgi çekici.
Niğde merkezi dışında 6 tane ilçeyi bünyesinde barındırmaktadır. Toplam nüfusu 345.372 kişidir ve her geçen yıl nüfus artışında artışlar meydana gelmektedir. İç Anadolu Bölgesinde yer almakta olan Niğde ilimizin komşuları;
Konya,
Aksaray,
Kayseri ve
Nevşehir’dir. Önemli turizm bölgelerini bünyesinde barındırır.
Niğde’de yaşamakta olan halkın geçim kaynağı ise genellikle hayvancılıktır. Patates ve elma üretimi ile ülkemizde birinci olan Niğde, halı üretiminde de dünyada tanınmayı başarmış olan illerimizden biridir. 29 belediyesi, 132 köyü ve 138 mahallesi bulunur. Peki,
Niğde gezilecek yerler listemize göz atalım.
Niğde Kalesi
Melendiz Dağı’yla Üçkapılı Dağı arasında gelişen Niğde'nin merkezi kalenin de bulunduğu
Alaaddin Tepesi. Kalenin ilk olarak Nahita adlı Geç Hitit Krallığı döneminde inşa edildiği kabul ediliyor. Surların çoğu yıkılmış, yalnızca kuzeydoğusundaki bir içkaleyi andıran burcu sağlam ulaşabilmiş. Zaten kale deyince de akla burası geliyor. 19. yüzyılda bu burcun üstüne bir
saat kulesi inşa edilmiş.
Uzun yıllar boyunca hapishane olarak kullanılan bu burç geçtiğimiz yıllarda restore edilmiş; bir katı kafetarya, bir katı da Niğde'nin geleneksel el sanatlarının ve kültürünün canlandırıldığı bir müze olarak düzenlenmiş.
Alaaddin Camisi
Alaaddin Tepesindeki
Alaaddin Camisi kentin en eski eserlerinden. Niğde Valisi Zeynettin Beşare tarafından yaptırılan caminin duvarlarında, özellikle de doğu taç kapısında Selçuklu sanatının tüm incelikleri görülüyor.
Söylenceye göre bu kapıyı inşa eden usta, valinin kızına aşık olmuş. Ancak ona kavuşamayacağını bildiği için sevdasını taşa gizlemiş. Şimdi sabah saatlerinde kapının üzerine güneşin ışıkları vurduğunda “taçlı kadın başı” beliriyor ve ustanın aşkı her sabah bir kez daha hatırlanıyor.
Sungurbey Camisi
Tarih kitaplarında Osmanlının ezeli düşmanı Moğollardan hep yakıp yıktı diye söz edilir, bıraktıkları eserler görülmek istenmez. İşte kalenin eteklerinde
Sungurbey Camisi de böyle bir eser. Burada taş da ahşap da mücevher titizliğinde işlenmiş. İlhanlı döneminde Niğde Valisi olan Seyfettin Sungur Ağa tarafından yaptırılan cami ve türbenin çatısıyla minareleri dışında her şeyi olduğu gibi günümüze ulaşmış. Doğu ve kuzey cephelerindeki taç kapılarının kabartmalarıyla, ahşap kapılarının oymalarındaki işçilik şaşkınlık uyandıracak ölçüde güzel. Taç kapıların duvarları bitkisel ve geometrik bezemelerle süslenmiş. Bununla da kalınmamış, süslemelerin içine onlarca hayvan figürü yerleştirilmiş.
Malum İslam geleneği bu türden figürlere izin vermiyor, ama İlhanlılar bu yasağa aldırış etmemiş. İnşa ettikleri camilerin, türbelerin duvarlarını bu tarz kabartmalarla süslemişler, sonradan özellikle de Osmanlı döneminde bu kabartmaların çoğu İslama aykırı diye kazınarak yok edilmiş. Sungurbey Camisinin bitişiğinde de 16. yüzyılda inşa edilmiş bir bedesten yer alıyor.
Surp Stephanos Ermeni Kilisesi
Bir zamanlar Niğde’de iki Rum (Sungurbey ve Aşağı Kayabaşı) bir Ermeni (Eski Saray) mahallesi varmış. Azınlıklar çoktan gitmiş ama evleri, kiliseleri kalmış yadigar. Kalenin eteklerindeki Eski Saray Mahallesi’nde
Surp Stephanos Ermeni Kilisesi yer alıyor. Kilisenin etrafı bakımsızlıktan viraneye dönmüş evlerle dolu. 1915’te terk edildikten sonra depo olarak kullanılan kilisenin içi şimdi boş ve kapıları kapalı.
Hagios İoannes Prodromos Kilisesi
Sungurbey Camisi’nin karşısında da devasa bir Rum kilisesi bulunuyor. Mübadeleden sonra depo olarak kullanılan
Hagios İoannes Prodromos Kilisesi de bomboş duruyor. Kilisenin bitişiğinde de şimdi Dumlupınar İlköğretim Okulu olarak kullanılan eski Rum okulunun binası yer alıyor.
Ak Medrese
Cullaz da tarihi dokusunu korumayı başarabilmiş mahallelerden, ara sokaklar yüzlerce yıl öncesinde olduğu gibi duruyor. Kentin bir başka önemli yapısı da Karamanoğlu Alaaddin Ali Bey tarafından yaptırılan
Ak Medrese. Selçuklu Medrese mimarisinin tipik örneği olarak görülen yapının taç kapısı son derece görkemli.
Niğde Arkeoloji Müzesi
Niğde Arkeoloji Müzesi de mutlaka görülmeli. 2003 yılında Avrupa'nın en iyi on müzesi arasına giren müzede arkeolojik canlandırmaların yanı sıra mumyalar da sergileniyor. Mısır'a özgü bir teknik olduğu bilinen mumya Anadolu’da pek görülen bir şey değil, ama Niğde Müzesi’nde tam beş mumya var. 20 yaşlarındaki bir kadına ait olduğu sanılan
San Rahibe Mumyası Ihlara Vadisi’ndeki Yılanlı Kilise’de bulunmuş. Dört çocuğa ait mumyalar ise Aksaray yakınlarındaki Çanlı Kilise’de bulunup buraya getirilmiş.
Hüdavent Hatun Türbesi
Niğde’ye gelenlerin kaçırmaması gereken yapıların başında
Hüdavent Hatun türbesi geliyor. Türbenin duvarlarını süsleyen kabartmalar olağanüstü güzellikte. Moğollara gelin giden Hüdavent Hatunun türbesinde de İlhanlı etkisi açıkça görülüyor. Türbenin duvarlarına insan başlı kuşlardan çeşitli hayvan figürlerine kadar birçok suret kazınmış, ama en ilginci Niğdelilerin
bebek başı diye tanımladığı kabartmalar. Bence bu kabartmalar bebekten çok Buda'yı andırıyor.
Dön Ayak Türbesi ve Camisi
Kalenin tam karşısındaki tepede yer alan Aşağı Kayabaşı Mahallesi’nde de bir başka Rum kilisesi var, şimdi cami olarak kullanılan eski kilisenin çevresinde Rumlardan kalma konaklar da görülüyor. Selçuklu yapısı
Dön Ayak Türbesi ve Camisi de bu mahallede.
Yeşilburç Köyü
Niğde'nin etrafı Fertek, Hamamlı, Hançerli gibi eski Rum köyleriyle dolu, bu köylerdeki Rumlardan kalma evler, kiliseler hala ayakta duruyor. Bu köylerin en zengin olanı ise şimdi Niğde’nin mahallesi olan Yeşilburç imiş.
Yeşilburç geçtiğimiz yüzyılın başındaki tarihi dokusunu büyük ölçüde koruyor, köyde biri cami olarak kullanılan iki kilise ve Rumlardan kalma yıkık bir hamam var.
Yeşilburç (Teney) köyünde mübadeleden önce ana dili Türkçe olan 320 Rum aile yaşıyormuş Rumlar gurbette çalışıp kazandıkları paralarla köylerine büyük konaklar inşa etmişler. Mübadelede Rumların yerine Selanik’in Grebene kazası Krifçe (Kivotos) köyünde yaşayan Müslümanlar yerleştirilmiş. Teney Rumlarının anadili Türkçe iken gelen mübadillerin anadili Rumcaydı, bu durum mübadelenin ne kadar karmaşık bir olay olduğunu anlatmaya yeter sanırım. Yeşilburçlular konuştukları dile Rumeyka diyorlar. Yeşilburç’ta konuşulan dil çağdaş Yunancadan bir hayli farklı, zira yaklaşık yüz yıldır yenilenmemiş ve birçok Türkçe sözcüğün karıştığı bir lehçeye dönüşmüş. Günlük yaşamlarında yaşlılar Rumcayı, gençler ise Türkçe’yi kullanıyor.
Gümüşler Manastırı
Kapadokya’nın hemen her köşesinde olduğu gibi Niğde’de de kayalara oyulmuş kiliseler var. Niğde yakınlarındaki Gümüşler Manastırı Kapadokya’nın en büyük ve iyi korunmuş manastırlarından biri. Gümüşler kasabasındaki manastır açık bir avlunun etrafına dizilmiş kilise, yemekhane, yatakhane ve şarap imalathanesi gibi yirmi mekandan oluşuyor. Avlu da etrafındaki mekanlarda kayalara özenle oyularak oluşturulmuş.
Gümüşler Manastırı’na kayalara oyulmuş bir geçitten giriliyor. Burada bir zamanlar üstünün kapalı olduğu anlaşılan kare planlı bir avlu yer alıyor. Manastırın
Kapadokya’da bütünüyle kapalı bir avluya sahip tek kaya manastırı olduğu biliniyor. Avlunun içinde şarap küpleri ve içlerinde hala iskeletleri duran keşiş mezarları görülüyor. Tam karşıda ise manastırın ünlü kilisesi yer alıyor. Kilise dört büyük sütunu, kubbesi ve düzgün duvarlarıyla adeta taştan yapılmış bir bina gibi, içi de 11. yüzyılda fresklerle süslenmiş. Fresklerin en önemlisi sol apsiste bulunan kucağında çocuk İsa’yla birlikte gülümseyen Meryem Ana resmi. Dini resimlerde Meryem Ana’nın güldüğü hiç görülmemiş, ama altmışlı yıllarda yapılan restorasyonda hata yapılmış ve Meryem Ana gülümsetilmiş. Kilisenin ikinci katında bulunan Ezop’un hayvan masallarının canlandırıldığı resimlerde Kapadokya’da din dışı sanatın ender örneklerinden sayılıyor.
Hagios Konstantinos ve Helena Kiliseleri
Kayseri yolu üzerindeki Aktaş (Andaval) köyünde bir başka önemli Bizans yapısı yer alıyor. Aktaş köyü eskiden hac yolu olarak bilinen güzergahın üzerindeymiş, söylenceye göre Bizans İmparatoru Konstantinos ve annesi Helena Kudüs’e giderken bu köye de uğramış. Bunun anısına inşa edilen
Hagios Konstantinos ve
Helena Kilisesinin Ayasofya’yla çağdaş bir yapı olduğu kabul ediliyor.
Göllü Dağ Ören Yeri
Niğde'nin en güzel yerlerinden biridir. Kömürcü Köyü’nün çevresinde bulunan bu sönmüş volkanik dağ burayı eşsiz kalmaktadır. Eğer heyecanlı ve eğlenceli bir keşif istiyorsanız mutlaka Göllü Dağ’ı ziyaret etmenizi öneririz.
Tyana Ören Yeri
Tyana ören yeri, Bor ilçesinde Kemerhisar kasabasında yer almaktadır. Ören yerinin büyük bir bölümü Kemerhisar Kasabasının altına kalmıştır. Niğde Müzesinde ören yerinde çıkan önemli heykeltıraşlar, mimari parçalar, kazılardan çıkan diğer tarihi eserler burada sergilenmektedir. Tyana ören yerini ziyaret edemeseniz bile Niğde Müzesi mutlaka
Niğde'de gezilecek yerler arasında alınız.
Çinili Göl
Niğde'nin sınırlarında yer alan bu göl, 2 bin 600 metre yüksekliğine sahiptir. Bolkar dağlarında yer alan buzul gölleri arasında en önemlisi
Çinili Göldür.
Cımbar Vadisi
Tırmanış sporu ile ilgilenen kişilerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biridir. Birden fazla dağcılık ve doğa sporları gruplarını bünyesinde barındıran
Cımbar Vadisi tırmanış yapmak için çok idealdir.
Kayardı Bağları
Niğde'nin en önemli yeşil alanı olarak çok meşhurudur. Niğde’de soluklanma mekanınız burası olabilir. Niğde'nin akciğeri olarak bilinen bu yeri kent halkı sahiplenmiştir ve korumaktadır.
Roma Havuzu
Bahçeli Beldesinde yer almakta olan ve Romalılar döneminden kalmış olan antik bir havuzdur. Burada kaynaktan çıkmaktan olan su, havuzun içerisinde toplanır ve Kemrhisara doğru su kemerleriyle taşınır. Kleopatra’nın bu havuzda yüzdüğü bilinmektedir.
niğdede görülmesi gereken yerler arasında yer alan bu havuz Adana-Kayseri yolunun 1 kilometre solunda yer alır.
Niğde'nin Neyi Meşhurdur?
Niğde'nin neyi meşhur ve meşhur yemekleri nelerdir? Niğde Mutfağı, değişik besinlerin tat vericilerle belirli yöntemlerle pişirilmesiyle kendine özgü bir karakter kazanmış. İşte Niğde'nin meşhur yemekleri; Oğma çorbası, mangır çorbası, pancar çorbası, tarhana çorbası, erişte pilavı ve çorbası, kuskus çorbası ve pilavı, üzüm boranası, ditme, Niğde tavası, kabak musakkası tirit, unlu söğürme, papara, Niğde çanağı, çılbır, soğan yahnisi, nohutlu kuru etli çanak, ayva boranası, höşmeri, bamya, halveter.
Niğde'nin özellikle eriştesi ve makarnası meşhurdur ve tarifleri evlerinizde yapabileceğiniz kadar kolay tariflerdir. Yalnız eriştenin Niğde usulü yapılması ve içine ceviz, beyaz peynir ve maydanoz konulması gerekir. Niğde’de oldukça meşhur olan bu lezzetin malzemeleri hazır ise evinizde de yapabilirsiniz. Niğde’ye gittiğiniz ise mutlaka denemeniz gereken tatlar arasında yer alıyor.
Mazaklı köftesi de Niğde'nin meşhur tatlarından bir diğeridir. Yumurta, kuru nane, maydanoz, köftelik bulgur ve irmik ile yapılmakta olan bu lezzeti mutlaka deneyin. Küçük küçük hazırlanan bu köfteler bir tencere suyun içerisinde pişmektedir. Güzel görüntüsü ile sizlere hem görsel hem de tadı ile bir şölen yaşatır. Höşmerim ve Halveter tatlısı başta geliyor. Özel tatlıları ise, köfter pekmezidir.
Yapmadan Dönme!
» Ödüllü Niğde Müzesi'ni gezmeden,
» Hüdavent Hatun Türbesi'ni görmeden,
» Gümüşler Manastırına gitmeden,
» Yeşilburç'u görmeden, DÖNME!
Niğde Nerede, Nasıl Gidilir?
Niğde nerede diyecek olursanız; İç Anadolu Bölgesinde bulunur ve
İstanbul ve
İzmir'e 795 km,
Ankara'ya ise 346 km uzaklıktadır. Türkiye'nin birçok kentinden Niğde'ye otobüs seferleri yapılıyor. Niğde'ye Ankara üzerinden trenle de ulaşılabiliyor, İstanbul yönünden gelenler Ulukışla istasyonunda inip aktarma yapabilir. En yakın havaalanı 130 km uzaklıktaki Kayseri'de. Kent merkezinden Yeşilburç'a, Gümüşler'e ve Aktaş'a minibüs seferleri yapılıyor.