Kendi adıyla anılan ovanın merkezinde kurulan
Harran söylenceleri, tarihi eserleri, ünlü akademisi ve gizemli cemaatleriyle Ortaçağ’ın önemli kentlerinden biriydi. Ortaçağ’da Cüllab ve Deysan ırmaklarının hayat verdiği Harran, cennetten bir köşeymiş. Ancak bu ırmaklar kuruyunca Harran'ın yazgısı değişmiş, toprak suya hasret kalmış. Bunun üstüne 1270 yılında Moğollar kenti yakıp yıkınca küçük bir köye dönüşmüş. Susuzluğun kavurduğu
Harran Ovası GAP projesiyle suya kavuşmuş, uçsuz bucaksız topraklar tekrar yeşile bürünmüş. Bölge halkının kaderi de değişmeye başlamış.
Kutsal kitaplara göre Tanrı’nın sözünü dinlemedikleri için cennetten kovulan Adem ile Havva yeryüzüne ilk kez Harran’da ayak basmış. Tevrat’ta İbrahim Peygamber ve torunu Yakup Peygamber’in Harran’da yaşadığı anlatılıyor. Bu yüzden Harran hem Arapların hem de Yahudilerin ana yurdu sayılıyor. “Yakup Kuyusu” olarak bilinen kurumuş bir kuyu Yahudi ve Hristiyanlarca Eylül ayının ilk haftasında ziyaret ediliyor. Dilerseniz yazımızın bu bölümünde
Harran’da gezilecek yerler listemize göz atalım.
Ulu Cami
Ortaçağ’ın altın kenti Harran’dan günümüze surlar, iç kale, Ulu Cami, Şeyh Hayat el-Harrânî türbesi ve camisi, konik kubbeli evler gibi yapıların kalıntıları ulaşmış. Kentin merkezindeki Harran Höyüğü’nün eteklerindeki
Ulu Cami,
Anadolu’da inşa edilmiş ilk revaklı, avlulu ve şadırvanlı anıtsal camisi. Buradaki Sin (Ay Tanrısı) Tapınağının Araplarca camiye çevrildiği, 2. Mervan tarafından da günümüze ulaşan yapının inşa ettirildiği biliniyor. Ulu Cami'nin minaresi, doğu cephesinin bir bölümü, mihrabı ve şadırvanı günümüze ulaşabilmiş.
Konik Kubbeli Harran Evleri
Konik kubbeli evler Harran'ın simgesi. Birecik ve Suruç’ta da kubbeli evlere rastlanıyor, buradakilerin farkı çatısının kerpiç yerine tuğla kubbelerle örülmüş olması. Bu kubbeler evlerde klima etkisi yaratıyor ve yazın sıcağından koruyor. 5 metreye ulaşan kubbeler içten kemerlerle birbirlerine bağlanarak geniş mekanlar elde edilmiş. Kubbelerin tepesi açık, buradan dumanın dışarıya çıkışı ve ışığın girişi sağlanıyor. 960 ev korumaya alınmış, bunlardan biri kültür evi olarak hizmet veriyor.
Harran Kalesi
Elips planlı Harran’ın 8 kapısı, 187 burcu olduğu bilinen surları büyük ölçüde yıkılmasına rağmen görülebiliyor. Surların güneydoğusunda da büyük ölçüde sağlam durumda olan üç katlı ve 150 odalı iç kale (
Harran Kalesi) var.
Tarihi Harran Üniversitesi
Kıta Avrupa'sı engizisyonlarla, din savaşlarıyla boğuşurken Ortadoğu’da günümüzün çağdaş üniversiteleri düzeyinde eğitim veren akademiler vardı. Bunlardan biri de Harran’daydı. Dönemin ünlü bilim adamlarının çalıştığı okulda din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe dallarında eğitim veriliyordu. Ünlü matematikçi, doktor ve çevirmen Sabit bin Kurra, Dünya'nın Ay’a uzaklığını doğru olarak hesaplayan Battani, atomun varlığından ilk kez söz eden Cabir bin Hayyan, çevirileriyle ün kazanan Harran Akademisinin en ünlü hocaları arasındaydı. Harran’da yetişmiş en ünlü bilim adamı ise tıp, matematik, astronomi, felsefe ve müzik üzerine 15’i Süryanice olmak üzere toplam 165 eseri bulunan Sabii kökenli Sabit bin Kurra’ydı (821-901).
Ay Tanrısı: Sin Tapınağı
Antik dönemde
Harran ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı paganist bir inancın merkeziydi. Ay Tanrısı Sin’e adanmış tapınağı çok ünlüydü. Hitit Kralı Şuppiluliuma ve Mitanni Kralı Mattizava arasında imzalanan antlaşmada Harran’ın Sin ve Samaş tanrıları tanık gösterilmişti. Tek ve ölümsüz bir güce inanan Harranlılar ibadetlerini insanlarla tanrı arasında aracılık yapan varlıklara yöneltmişlerdi. Bu varlıkların gezegenlerde oturduğuna, tek ve ölümsüz gücün evrenin işleyişini gezegenlere devrettiğine inanıyorlardı. Bu aracıları yöneten, en büyük gezegen tanrısının Ay Tanrısı Sin olduğuna ve her gezegenin cinsiyeti, tutkuları ve huylarının bulunduğunu kabul ediyorlardı. İnsanların gezegenlerin etkisiyle aşk, kardeşlik, bilgi ve iyiliğe ulaşacağına ve 36.425 yılda bir insan, hayvan ve bitkilerin yeniden yaratıldığına inanıyorlardı, Haniflerin Kitabı adında kutsal bir kitapları da vardı. Harran’da astronomi ve matematik gibi bilim dallarının gelişmesinde bu inancın büyük rol oynadığı kabul ediliyor.
Urfa önemli bir Hristiyan kenti olurken,
Harran 830 yılına kadar paganizmin kalesi olmayı sürdürmüş, hatta Arap egemenliğinde de durum değişmemiş. Bu tarihte Harran'a gelen Abbasi Hükümdarı Memun; Harranlıların Müslüman, Hristiyan, Musevi ya da Zerdüşt olmadıklarını öğrenmiş. Harranlılara ya Müslüman olmalarını ya da Kuran’da adı geçen dinlerden birine geçmelerini yoksa dönüşte onları öldüreceğini söylemiş. Bunun üzerine Harranlılar, Kuran’da üç kez adı anılan Sabiiliğe geçmiş, bir kısmı da Müslümanlığı kabul etmiş. Harranlılar Sabiilik adı altında üç yüz yıl boyunca eski pagan inanışlarına devam etmiş, son tapınakları 1081 yılında kentin valisi Yahya el-Şatr tarafından yıktırılmış. Bu tarihten sonra Harran’da Sabiiliğin sona erdiği kabul ediliyor.
Yapmadan Dönme!» Anadolu’nun ilk avlulu camisi Ulu Camiyi görmeden,
» Harran Kalesinde şehir manzarasını izlemeden,
»
Soğmatar Antik Kentini görmeden,
» Tipik bir Harran evinin içine girmeden, DÖNME!
Harran Nerede, Nasıl Gidilir?
Şanlıurfa’nın 47 km güneydoğusundaki Harran'a, Akçakale'ye giden yoldan sola dönerek ulaşılıyor. Urfa otogarından Harran'a sürekli araç seferleri yapılıyor.