Geçmişte Karadeniz Rumlarının en önemli hac yeri olan
Sümela Manastırı günümüzde de büyük ilgi görüyor ve her yıl yaklaşık 200 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor. Meryem Ana’ya adanmış manastırın Sümela adını Yunanca’da kara anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı sanılıyor, zira yaslandığı dağ da Karadağ olarak adlandırılıyor. 1150 metre yüksekliğinde ve erişilmez bir noktada bulunan “Panagia Soumela” (Sümela Meryemi) Rum Manastırı, uzaktan dağa yapıştırılmış gibi görünüyor.
Manastıra ulaşan araç yolunun bittiği noktada bulunan kayalığın üzerine inşa edilmiş küçük bir şapel var. Burası aslında
Hagia Barbara adlı kadınlar manastırı. Eskiden
Sümela Manastırı’nın işlerini gören rahibelerin yaşadığı şapelin önünde Sümela’nın 15 Ağustos’daki büyük yortusu için gelen ziyaretçiler ağırlanırmış.
Şapelin önünden ya da Milli Park tesislerinin bulunduğu yerden başlayan yaya yolları manastırın dışındaki düzlükte birleşiyor. Burada bilet gişesi, danışma, tuvalet olarak kullanılan binalar var. Burada manastıra su taşıyan kemerler görülüyor.
Sümela Manastırına, aynı zamanda tek girişi olan 62 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. Giriş kapısından iç avluya bakıldığında, solda yan yana dizilmiş iki katlı mutfak binası, ayazma ve ana kilise görülüyor. Manastırın ilk inşa edilmiş yapısı olan kilise, bir mağaranın önüne duvar örülerek inşa edilmiş. Kilisenin önünde doğu duvarına bitişik küçük bir şapel var. Kilise, şapel ve ana kayanın koruduğu yüzeyler resimlerle kaplı. Ana kilisenin ilk olarak İmparator 3. Aleksios döneminde resimlendiği, 18. yüzyılın başında da bu resimlerin üstüne yenilerinin yapıldığı biliniyor. Ancak resimler büyük ölçüde tahrip olmuş, ya gözleri oyulmuş ya da resimlerin üzerine yazılar yazılmış.
Avlunun kuzeyinde çan kulesi, şapeller ve keşiş hücreleri, doğusunda da kütüphane ve dört katlı bina var. Manastıra görkemli görüntüsünü veren 72 odalı binada keşişlerin yatak odaları ve kiler gibi birimler varmış. 1930’lu yıllarda bu binanın ahşap kısımları yanmış. Son onarımda binanın ahşap aksamı ve çatısı yerine konulmuş. Uzaktan bir şatoya benzeyen bu bina manastırın tarihine bakıldığında oldukça yeni. 1864 yılında kütüphane ve su kemerleriyle birlikte Trabzon Rum Metropoliti Constantinos tarafından inşa ettirildiği biliniyor.
Manastır Hikayesi
Manastırın kuruluş söylencesi Havari Lukas’ın elinden çıktığı kabul edilen ikonayla birlikte anılıyor. Buna göre 385 yılında Lukas’ın ikonası melekler tarafından kilisenin bulunduğu mağaraya getirilmiş. Meryem Ana, Atinalı Bamabas ve Sophronios adlı iki keşişin rüyasına girerek ikonanın yerini söylemiş. Keşişler ikonayı buldukları mağaranın önüne duvar örerek bir kilise inşa etmiş ve ölene dek burada yaşamış.
Mucizeler yarattığı kabul edilen Meryem Ana ikonası manastırın en büyük gelir kaynağıymış. Binlerce insan şifa bulmak için bu kutsal ikonayı görmeye geliyormuş. Şimdi bu ünlü ikona 1951 yılında Yunanistan’ın Kastania kentinde inşa edilen Sümela Kilisesi’nde korunuyor.
Sümela Manastırı’nın ayazması da çok ünlüydü. Manastırın üstündeki kayalardan damlayarak küçük bir havuzda biriken su, kutsal kabul ediliyor ve şifa bulmak amacıyla içiliyordu.
Sümela Manastırı Giriş Ücreti
15 Nisan / 2 EkimYaz Açılış Saati: 09:00
Yaz Kapanış Saati: 19:00
3 Ekim / 14 NisanKış Açılış Saati: 08:00
Kış Kapanış Saati: 15:45
Tatil Günü: Yok
Giriş Ücreti: 25 TLMaçka’da iki ünlü Rum manastırı daha var:
Vazelon ve
Kuştul. Ne yazık ki bu manastırlar Sümela kadar şanslı değil. Onarımı bırakın, bir bekçileri bile yok, definecilerin ve doğanın yıkımına bırakılmış durumdalar.
Çevredeki yaylalar da görülmeye değer. Özellikle
Uzungöl,
Şolma,
Lişer,
Sultanmurat ve
Hıdımebi yaylalarında konaklama olanağı da var.
Sümela Manastırı Nerede, Nasıl Gidilir?
Maçka'ya 17 km uzaklıktaki
Sümela Manastırı'na
Trabzon meydanından ya da Maçka'dan kalkan dolmuşlarla ulaşılıyor. Kuştul ve Vazelon Manastırlarına yalnızca özel araçlarla ulaşılabiliyor.