Bu bölgedeki en eski yerleşimler, MÖ 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Orta Yunanistan'daki Lokris bölgesinden gelen göçmenler, bu yörede birçok Aiolis kenti kurmuşlardır. Bunların en önemlileri Kyme ve Gyneion'dur. Kyme sakinleri arasında ünlü ozan Hesiodos'un babası ve ünlü tarihçi Eperos da yer almıştır. Bu bölgede yapılan kazı çalışmalarında çok çeşitli tarihi eserler gün ışığına çıkarılmıştır. Bunların bir kısmı
İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Diğer bir Aiol kenti olan Myrina da Aliağa yakınındadır. Ayrıca bölgede Aigai adında bir başka antik kent daha bulunmaktadır.
Bugünkü Aliağa, 19. yüzyılda, aynı yerde bulunan Ali Ağa Çiftliği'nin yerinde kurulmuştur. 1960'lı yılların ortalarına değin küçük bir kıyı yerleşmesiyken, bugün İzmir'in ağır sanayi bölgesi durumundadır. Türkiye'nin en büyük petrol arıtma tesislerinden biri olan Aliağa Rafinerisi ve Aliağa Petrokimya Holding tesisleri burada kuruludur. Liman kenti Aliağa'da önemli bir sanayi dalı da gemi sökme tezgahlarıdır. Ancak sanayideki bu gelişim, Aliağa kıyılarını kirletmiş ve sonuçta sayfiye evleri Aliağa Körfezi'nin kuzeyinde bulunan Şakran yöresine kaymıştır.
Aliağa'da Gezilecek Yerler Listesi
Su Uçuran Şelalesi
Manisa il sınırı yakınlarındaki Karakuzu köyüne kadar araç ile ulaşılıp daha sonra güneydoğu yönüne doğru hafif eğimi olan yemyeşil orman içindeki patikaları takip ederek ulaşılabilen muazzam bir şelaledir. Herhangi bir tesisin bulunmadığı bölgede eşsiz manzarası eşliğinde kamp için uygun bir alandır.
Aigai (Aigaiai, Aigaion) Antik Kenti
Aliağa'nın 25 km doğusunda, Hacı Ömerli köyü yakınındaki Gündağı üzerinde yer alan antik Aiolis kenti. Kent Aigaiai veya Aigaion olarak da adlandırılmaktadır. Antik kent Manisa sınırları içinde yer alsa da, Aliağa üzerinden de buraya kolayca ulaşılabilir. Efsanelere göre kent, Agamemnon'un soyundan gelen kişilerce kurulmuştur. Herodot'a göreyse bir Aiolis kolonisidir; yani buraya gelen Aioller tarafından kurulan 12 Aiolis kentinden biridir ve ayrıca bölgedeki en eski kentlerden biridir.
Hiçbir zaman siyasal bir güç olamayan yerleşme, ulaşılması zor bir alanda konumlanması nedeniyle tarih boyunca fazla dikkat çekmemiştir. MÖ 5. yüzyılda Atina'nın önderliğini yaptığı Attika- Delos Deniz Birliği'ne üye olmamış ya da üye olmak zorunda kalmamış, böylelikle birliğe vergi vermekten kurtulmuştur. MÖ 3. yüzyılda
Pergamon (
Bergama) Krallığı'na bağlanmış ve kent yeniden inşa edilmiştir. Kent, planı bakımından Pergamon'a benzer. MS 17'de meydana gelen büyük bir deprem sonucunda çevredeki birçok kent gibi Aigai de yıkılmıştır. İmparator Tiberius (MS 14 - 37) hem bu depremin yaralarını sarmış hem de kenti yeni yapılarla donatmıştır.
Kent yapıları, duvarlarla desteklenen teraslar üzerindedir. Kuzeydoğudaki akropolis dört teraslıdır. Güneyden savunma duvarlarıyla çevrilidir. Stadyum ve tiyatro alt alta iki terasta yer alır. Batıda küçük bir tapınak vardır. Kentin en iyi korunmuş yapısı, Assos ve Alinda'da benzerleri bulunan üç katlı stoa ya da pazar salonudur. Kentte, Demeter ve Apollon Khresterios'a adanmış iki tapınak daha vardır.
Kyme Antik Kenti
Aliağa'ya 8 km uzaklıkta, Çakmaklı köyünün kuzeyinde yer alan antik kent. Kimi antik kaynaklar, Kyme'nin MÖ 1120'de kurulduğunu belirtir. MÖ 7. yüzyıla kadar krallıkla yönetilen kent, daha sonra diğer Aiolis kentleriyle konfederasyon oluşturmuştur. MÖ 4. yüzyılda Pers Kralı II. Artakserkses döneminde Pers egemenliğine giren Kyme, daha sonra Roma'ya bağlanmıştır. Tacitus, kentin büyük bir depremle harabeye döndüğünü ve Roma'dan yardım gördüğünü belirtir. Muhtemelen bu, MS 17'de meydana gelen ve birçok Aiolis kentinin yıkılmasına neden olan depremdir. Roma imparatorluğu döneminde önemini koruyan kent, Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu döneminde yavaş yavaş bu önemi kaybetmeye başlamıştır. Kentin Osmanlı döneminde terk edildiği sanılmaktadır.
19. yüzyıl sonlarında Kyme'de deneme çukurları açılarak yapılan çalışmalarda, tepenin arkasındaki nekropolis ile birkaç taş heykele ulaşılmıştır. Bu buluntuların çoğu, o dönemde yeni kurulmakta olan
İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne gönderilmiştir. Bölgedeki daha ciddi arkeolojik çalışmalar 1925 yılında, Prag Üniversitesinden Arkeolog Prof. Antonin Salaç yönetimindeki eski Çekoslovak ekip tarafından yapılmıştır. Bölge 1985 -1986 yıllarında Prof. Dr. Sebastiana Lagona yönetiminde İtalyan Catania Üniversitesi ekibi tarafından kazılmıştır. Bütün bu çalışmalar esnasında MÖ 5 - 4 yüzyıla uzanan yerleşme izleri, MÖ 2. yüzyılda İsis adına yapılan tapınak ve Afrodit heykeline ait bir baş, bir portik, bir ev, su altında kalan liman ve çok azı günümüze ulaşabilmiş bir tiyatro ortaya çıkarılmıştır. Buradan çıkarılan eserlerin birçoğu Bergama ve İzmir Arkeoloji müzelerinde sergilenmektedir.
Myrina Antik Kenti
Aliağa'ya 9 km uzaklıkta yer alan antik kent. Çandarlı Körfezi'nin güneyinde, Kocaçay'ın denize döküldüğü yerdedir. Batı Anadolu'ya göçen Helenlerin (Yunanların) kıyı bölgesinde kurdukları 12 Aiolis kentinden biridir. Aiolis Konfederasyonu üyesi olan kenti Amazonların kraliçelerinden Myrina tarafından kurulduğuna ve adını şehre verdiğine dair efsaneler vardır.
Antik kaynaklara göre ise, MÖ 1046'da kurulmuştur. Kent bir süreliğine Lidya'nın egemenliğine girmiştir. MÖ 475 yılında, Pers imparatoru Kserkses kentin kontrolünü kendine bağlı Gongylos'a vermiştir. Daha sonra kent Attika-Delos Deniz Birliği'ne üye olmuştur. MÖ 334'de diğer bütün Aiolis kentleri gibi Myrina da Büyük İskender'in (Aleksandros) imparatorluğuna katılmıştır. Bunu Seleukos ve Bergama egemenliği izlemiştir. Kentin MS 17'deki büyük depremde diğer Aiolis kentleri gibi yıkıma uğradığı bilinmektedir. Yerleşmenin iki tepe üzerindeki nekropolü
, çevredeki köylüler tarafından bulunmuş, gömütlerden çıkarılan çok sayıda pişmiş toprak heykelcik, Louvre Müzesi'ne götürülmüştür. Bugün bu yapıtların çok az bir bölümü. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Aliağa Nerede ve Nasıl Gidilir?
Çandarlı Körfezi’nin güney kıyısında,
İzmir iline bağlı ilçe merkezi olan Aliağa, İzmir’e 60 km olup, İzmir otogarından otobüs ile yaklaşık 50 dakikalık yolculuk ile ilçeye ulaşılabiliyor.