Kazı çalışmaları esnasında bulunan bazı seramikler, antik dönemde burada küçük bir yerleşimin bulunduğunu göstermektedir. Fakat bugün kalıntıları görülen antik kent, Helenistik ve Roma dönemlerinde gelişme göstererek geniş bir alana yayılmıştır.
Pergamon Tarihi
Efsaneye göre, Pergamon adını Neoptolemos ile Andromakhe’nin oğlu Pergamos’tan almaktadır. Pers kontrolü altındaki kent, MÖ 480'li yıllarda Sparta’nın eski krallarından Demaratos ve yine bir süreliğine de Eretrialı Gongylos tarafından yönetilmiştir. Ksenofon (MÖ 430 - 355) Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserinde, başında bulunduğu orduyla Pergamon'a uğradığından (MÖ 400 - 399) ve Perslerin kontrolü altında kenti yöneten Gongylos'un dul eşi Hellas tarafından konuk edildiklerinden bahsetmektedir. MÖ 334 yılındaki Granikos Savaşı'ndan sonra, Büyük İskender'in kontrolü altına giren kenti İskender, komutanlarından Memnon'un dul eşi Barsini'ye vermiştir. İskender'in ölümünden sonraki dönemde, MÖ 301'deki ipsos Savaşı'nın ardından, İskender'in komutanlarından Lysimakhos kenti ele geçirmiştir. Lysimakhos savaş giderleri için ayırdığı hazinesini, Bergama Komutanı olarak atadığı Philetairos'un kontrolünde Pergamon'da saklamıştır. Bu, kentin oldukça korunaklı olduğunu göstermektedir.
Antik Dünyanın Kültür ve Sanat Merkezlerinden Biri Olan Yerleşme, Helenistik Bergama Krallığı'nın da Başkentiydi.Philetairos ya Lysimakhos'a ihanet ederek ya da onun ölümünden sonra, MÖ 280'li yılların sonuna doğru söz konusu hazineyi kullanmış ve Bergama Krallığı'nın kurulmasına öncülük etmiştir. Daha sonra önemli bir krallığa dönüşen
Bergama, bu krallığa başkentlik de yapmıştır. Yaklaşık 150 yıl boyunca Helenistik dünyanın kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak. Büyük İskender'in Mısır'da kurduğu İskenderiye (Aleksandreia) ile rekabet etmiştir. Bu dönemde birçok filozof, bilim adamı kente gelmiş, İskenderiye'yle rekabet edecek büyüklükte bir kütüphane kurulmuş ve Bergamalılar, adı Pergamon'dan (Bergama) gelen parşömeni, yani deri kağıdı bulmuşlardır. Aynı zamanda kent ileri seviyede bir kentçilik anlayışıyla inşa edilmiştir.
Kral II. Eumenes (MÖ 197 -159) Atina'nın Akropolis'ini örnek alarak yaptırdığı düzenlemelerle Bergama'yı güzelleştirmiştir. Son Kral III. Attalos'un (MÖ 138 -133) ölümünden sonra kent, MÖ 133'de krallık vasiyeti gereği Roma'ya bırakılmıştır. Bergama, Roma döneminde de önemli bir kültür ve sanat merkezi olmaya devam etmiştir. MÖ 88-85 yılları arasındaki savaşta, Pontus Kralı Mitridates VI. Eupator, Bergama'yı ele geçirmiş ve neredeyse kentin bütün Roma vatandaşları katledilmiştir. Daha sonra tekrar Roma imparatorluğu'na bağlanan kent, MS 2. yüzyılda önemli bir merkez olmayı sürdürüyordu.
Mahşer’in yedi kilisesinden biri
Hristiyanlığın yayıldığı dönemde yedi
apokalyptik kiliseden biri (Mahşer’in yedi kilisesinden biri) Pergamon'da bulunmaktaydı. Aynı dönemde bir piskoposluk merkezi olan kent, Doğu Roma (Bizans) döneminde önemini yavaş yavaş yitirmeye başlamış ve Efes (Ephesos) Başpiskoposluğu'na bağlanmıştır. Bu dönemde, kent eski kalıntıların kullanılmasıyla yapılan yeni bir surla çevrelenmiş, 716 yılında Mesleme Bin Abdülmelik'in komuta ettiği Arap akınlarıyla yakılıp yıkılmıştır. 1306'da Karesioğlu Beyliği tarafından ele geçirilmiş ve bu beyliğin önemli bir merkezi olmuştur. Bölge 1341'de Osmanlı Devletinin kontrolü altına girmiştir.
Parşömen ya da Pergamon kağıdı, İskenderiye'nin Papirüs Satışını Durdurması Üzerine, Pergamonlu Krates’in Başvurduğu Çözümdü. Krates, Keçi Derisinin Kıllarını Temizleyerek Sönmüş Kirece Yatırdı. Daha Sonra Tahta Çerçeveye Gererek Kuruttuğu Deriyi Sünger Taşıyla Perdahladı ve Yazı Yazılır Hale Getirdi.İlk Arkeolojik Çalışmalar
1874 yılında Alman mühendis Carl Humann tarafından yürütülen yol yapım çalışmaları esnasında, Zeus Sunağı'na ait bazı parçaların bulunması üzerine, 1878 -1886 yılları arasında Berlin Müzesi adına Carl Humann, Alexander Conze ve R. Bonn tarafından Yukarı Kent'te ilk arkeolojik çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmalarda
Yukarı Kent ortaya çıkarılmıştır.
1900 -1913 yılları arasında H. Hepding, P. Schatzmann ve W. Dörpfeld tarafından yürütülen çalışmalarda ise Orta ve Aşağı Kent ortaya çıkarılmıştır. 1927 -1936 yılları arasında Theodor VViegand tarafından yürütülen çalışmalarda da
Heroon, Asklepieiorı, Kızıl Avlu (Serapis Tapınağı) ve
arsenaller (askeri malzeme deposu) ortaya çıkarılmıştır. 1956 -1972 yılları arasındaki çalışmaları Ercih Boehringer yürütmüş, daha sonra da çalışmalar İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Wolfgang Radt tarafından sürdürülmüştür.
Helenistik dönemde, üst düzeyde bir uygarlığın sayılı merkezlerinden olduğu bilinen Bergama, özellikle sanatsal ve kültürel alanlarda çağdaşlarını oldukça etkilemiştir. Heykel sanatında yeni bir üslubun yaratıcısı kabul edilen Bergama Heykel Okulu, anıtsallığın öne çıktığı yapıtlarıyla tanınır.
Kent, 275 m yüksekliğindeki tepe ile aşağıdaki ovaya yayılmış durumdadır. Yerleşmenin çevresinde ise mezarlar, tümülüsler yer alır. Pergamon, kurulduğu alana uygun olacak şekilde inşa edilmiş en önemli kent örneklerinden biridir. Engebeli alan değişik düzeylerde düzeltilerek teraslar elde edilmiştir. Teraslar, dayanak duvarları ve iki katlı stoalarladesteklenmiştir. Krallık öncesinde, akropolisin güney ve batıdan surlarla çevrildiği kalıntılardan anlaşılmaktadır. MÖ 5. ya da 4. yüzyıla tarihlenen surlar, Philetarios döneminde güneye doğru genişletilmiştir.
Selinos (Bergama) ve Keitos (Kestel) çayları arasındaki
akropolis, dönemin düşüncesine uygun olarak sosyal ve kültürel yaşamın odaklandığı bir alan biçiminde düzenlenmiştir. Günümüzde bir rampa ile çıkılan
akropolisin girişi, Pergamon Kralları kültüne ayrılmış kutsal bir yapı ve tanrısallaştırılmış ölülere ait bir mezar olan
heroonun kuzeyinde ve Eumenes'in sarayının güneyindedir. Kentin güneybatısındaki ana giriş haricinde kuzeydeki
stoadarı da
heroona girilir.
Heroon büyük bir ihtimalle Kral I. Attalos (MÖ 241 -197) ve Kral II. Eumenes'e (MÖ 197 -159) sunulmuştur. Burada bu krallar birer tanrı gibi görülmüştür. 18x21 m ölçülerinde, Dor düzeninde sütunlarla çevrili avlunun doğusunda, paye dizisi ile ayrılmış ve kültle ilgili yemek törenleri sırasında toplantı salonu olarak kullanılan bir bölüm vardır. Bu salonun arkasında 12x13 m ölçülerindeki kült odası yer alır.
Heroonun altında, Helenistik Çağ'ın başlarına ait ev kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Her evin özel sarnıcı vardır. Kült yapısının girişi yakınında büyük bir sarnıcın kalıntıları bulunmuştur.
Heroonun kuzeyinde Helenistik döneme tarihlenen bir sıra dükkan vardır. Dükkanların kuzeyindeki iki
nefli stoanın işlevi ise bilinmemektedir.
Yukarı kentin ya da
akropolisin güneyindeki kapıdan taş döşeli avluya girilmektedir. Avlunun iki yanında, kapı nöbetçilerinin kışlaları yer alır. Girişin karşısında Kral II. Eumenes'in sarayına çıkan basamaklar, batısında Athena Temenosu'nun (birden fazla tapınağı içine alan kutsal alan)
propylonu (giriş kapısı) görülebilir. Doğudaki
propylon, Kral II. Eumenes döneminde (MÖ 197- 159) yapılmıştır. Bugün temelleri görülen yapı Berlin Müzesi'nde sergilenmektedir. Yalnız temelleri görülebilen
Athena Tapınağı, 6x10 sütunlu, Dor düzeninde
peripteros planlı (çepeçevre tek sıra sütun dizisine sahip) bir yapıydı.
Athena Temenosu'nun kuzeyindeki üst kat galerilerinden, Kral II. Eumenes'in yaptırdığı Pergamon Kütüphanesi'ne geçilmektedir. 13,53 x 15,95 m ölçülerindeki büyük salonun duvarlarında, kitap raflarının tutturulduğu kenet delikleri görülebilir. El yazmalarını nemden korumak için duvarla raflar arasında boşluk bırakılmıştır.
Kütüphane'nin batısında Helenistik döneme tarihlenen bir evin kalıntıları bulunmaktadır. Athena Tapınağı'nın doğusundaki
peristilli (sütunlularla çevrili avlusu olan) iki ev ise Kral II. Eumenes ve Kral II. Attalos'un (MÖ 159 - 138) saraylarıdır. Güneydeki Kral II. Attalos'un sarayı, sarayların en büyüğüdür. Sütunlu avlu çevresindeki odalardan oluşan sarayın kuzeydoğusunda mozaik döşeli bir sunak ortaya çıkarılmıştır. Kuzeydeki Kral II. Eumenes'in sarayı, benzer planda ancak daha küçük boyutlardadır. Her iki sarayın da sarnıcı vardır. Bu iki sarayın kuzeyinde, Kral I. Attalos'un sarayı yer alıyordu. Kuzeydeki askeri kışlalar ise Philetarios'un sarayıydı.
Akropolisin kuzey ucundaki korunaklı alanda, birbirine koşut beş yapı yer alır. Kral I. Attalos ve Kral II. Eumenes dönemlerinde yapılan
arsenallerin (askeri malzeme depoları) en batıdakinin uzunluğu 39 m, diğerlerinin uzunluğu ise 48 metredir.
Arsenallerin bulunduğu alanın kuzeyinde, MS 2. yüzyıla tarihlenen su kemeri kalıntıları dikkat çekmektedir.
Tanrılaşmış Roma imparatoru Traianus (MS 98 -117) adına yapılmış tapınak, Yukarı Kent'in batısındadır. imparator Hadrianus'un (MS 117 -138) tamamladığı kutsal alan, tümüyle beyaz mermerden inşa edilmiştir. Yukarı Kent'in güneyinde, bugün Berlin Müzesi'nde sergilenmekte olan görkemli bir anıtın temelleri görülebilir. Kral II. Eumenes döneminde (MÖ 197 -159), Galatlara karşı kazanılan zaferin anısına yapılan Zeus Sunağı, Zeus ve Athena'ya adanmıştı. Sunağın bulunduğu terasın güneyinde Yukarı Agora yer alır. Kare planlı agora güney ve doğudan Dor düzenli sütunlu galerilerle çevrilidir.
Agoranın batısında, sunağıyla birlikte küçük bir tapınak ortaya çıkarılmıştır.
Tiyatro terasının batısında ve doğusunda Dor düzenli
stoalar vardı. Kuzeyde, basamaklı bir kaide üzerinde yer alan ion düzenli tapınak, Dionysos'a adanmıştır. MÖ 2. yüzyılda andezitten yapılan tapınak, MS 3. yüzyılda mermere çevrilmiştir. Tiyatro terası, kentin sevilen gezinti alanlarından biridir. Yukarı Kent'in bulunduğu tepenin eteğinde, yerleşme alanları ve günlük yaşamın geçtiği mekanlar yer alır. Yukarı Agora'nın güney batısında. Roma imparatorluğu döneminde son biçimini alan mozaik döşeli bir hamamın kalıntıları vardır. Küçük
gymnasium da denilen hamam,
odeion (müzik icra edilen tiyatro biçimli yapı) ve Mermer Salon'dan oluşan yapı bütünü, antik caddenin doğusundadır. Mermer Salon ve
odeion, Helenistik Çağ'a tarihlenir ve yapı bütününün çekirdeğidir. Hamam ise Roma imparatorluğu döneminde yapılmıştır. Mermer Salon, kente yaptığı hizmetlerden dolayı tanrılaştırılmış Diodoros Pasparos'a ait bir
heroondur. MÖ 70'e tarihlenen Diodoros'un portre başı. Bergama Müzesi’ndedir. Mermer Salon'un doğusundaki aşevinin odaları kayalık alan oyularak yapılmıştır.
Mermer Salon'un doğusunda, caddeye taşan geniş bir tezgahı bulunan bir şarap ve yağ dükkanı yer alır. Aşevi ve şarap dükkanının kuzeydoğusunda, yamaç üstünde, 24x10 m ölçülerinde büyük bir salon vardır ve önünde tabanı sıvalı bir teras bulunur. Terasın solunda küçük odalar, terasta çeşme kalıntısı ve doğuda kayaya oyulmuş bir mahzen görülebilir. Bergama Müzesi'nde sergilenen Dionysos kültüne ilişkin resimler bu salonda bulunmuştur. Doğuda Helenistik Çağ'a tarihlenen, Tanrıça Kibele'ye adanmış ve dört yandan
stoalarla çevrili bir avlunun doğusunda kült odası ile bir yan oda yer alır. Doğu Roma (Bizans) döneminde kült odasına iki kilise inşa edilmiştir. Demeter Kutsal Alanı ile
gymnasium arasındaki alanda Doğu Roma (Bizans) dağınık durumda ev kalıntıları bulunmaktadır.
MÖ 3. yüzyılın başında Yukarı Kent'in surları dışında kırsal alanda, Demeter'in kutsal alanı yer alıyordu. Avlu, üç yandan stoalarla çevrilidir.
Propylorıu, MÖ 3. yüzyılın ikinci yarısında Kral I. Attalos'un eşi Kraliçe Apollonis yaptırmıştır. Çeşme ve kutsal kuyu, girişin solunda yer alır. Törenleri seyredenler için yapılmış 800 kişi kapasiteli oturma sıraları avlunun kuzeyindedir. Hera Kutsal Alanı, Yukarı Gymnasium'un üstündeki terastadır. Kral II. Attalos döneminde (MÖ 159 -138) yapılan kutsal alan, doğudan sütunlu galeri, batıdan ise yarım daire planlı kubbeli bir yapı olan
eksedra ile sınırlıdır.
Pergamon Gymnasium'u, Helenistik dönemin sayılı eğitim kurumlarından biriydi. Alana uygun biçimde yukarı doğru genişleyen üç teras halindedir. Yukarı Gymnasium, 74x36 metre ölçülerindeki sütunlu avlunun dört yanındaki yapılardan oluşmaktadır. Doğu ve batıda hamamlar, batı galerinin ortasında, temizlik için kullanılan kurnalar vardır. Kuzeybatı köşede 1000 kişi kapasiteli konferans, toplantı ve konserlerin yapıldığı ve üzeri kapalı örtülü bir
auditorium yer alır. Kuzey galerinin ortasında
gymnasiumun ana mekanı ya da
ephebeiorı, doğuda iki
apsisli imparator salonu konumlanmıştır. Doğu uçta sonradan eklenen hamam, güneyde kapalı stadyum vardır. Avlunun batısındaki
prostylos planlı lon düzenli tapınak, Asklepios'a adanmıştır (MÖ 2. yüzyıl). 36x150 m'lik alanı kaplayan Orta Gymnasium'un güneyinde, Kral II. Eumenes dönemine (MÖ 197 -159) tarihlenen bir merdivenli giriş yapısı yer alır. Basamaklı
podium (podyum) üzerindeki tonoz örtülü ve kemerli bu yapı Yukarı Gymnasium'a da girişi sağlar. Merdivenli girişin doğusunda 21 m uzunluğunda, dörtgen planlı bir çeşme vardır. Orta Gymnasium avlusunun doğusunda Hermes, Herakles ve imparator kültüne ayrılmış, Korint düzeninde,
prostylos planlı mermer bir tapınak yer alır. Kuzeydeki
stoanın doğu bölümünde değişik işlevli odalar yer alıyordu. Yolun güneybatıdan
gymnasiuma ulaştığı yerde, Kral II. Eumenes'nin yaptırdığı anıtsal
propylon vardır. Kuzeydeki duvarlarda Doğu Roma (Bizans) dönemi kulelerinin kalıntıları görülebilir. 34x63 m ölçülerindeki Aşağı Agora, dört yandan
Dor düzeninde, iki katlı stoalarla çevriliydi.
Dükkanlar
stoalann arka bölümlerindedir. Agorada, yasalarla ilgili levhalar bulunuyordu. Bugün Bergama Müzesi'nde korunan Astynom Yazıtı bunlardan biridir. Konsül Attalos'un evi, iki katlı sütunlu galerilerle çevrili avlunun çevresindeki mekanlardan oluşur. Bugünkü kent alanı içinde evlerin arasında kalmış bulunan görkemli yapı, Kızıl Avlu diye bilinen
Serapis Tapınağı'dır. Büyük olasılıkla İmparator Hadrianus döneminde (MS 117 -138) inşa edilmiştir. Doğu Roma (Bizans) döneminde Serapis Tapınağı'nın içine bir kilise yapılmıştır. Kilisenin duvarları tapınağın içinde görülebilir. Kentin batısında yer alan ve Roma imparatorluğu dönemine tarihlenen stadyum, tiyatro ve amfitiyatro birbirine yakındır. Viran Kapı denilen kalıntı, tiyatronun bir kemeridir. Kent çevresinde Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen
tümülüsler (höyük) vardır. Kaçak kazılarla tahrip edilen
tümülüslerden gezilebilecek olanı, bugünkü Bergama'nın batı girişindeki
Maltepe Tümülüsü'dür.
Hekimlik tanrısı Asklepios adına yapılan kutsal alanlar, ilk Çağ hastanesi niteliğindeydi. Atina, Epidauros ve Pergamon, üç ünlü
askkpeiondu. Güneybatıdaki Roma öncesine ait 18 katı saptanan
asklepeionda, Helenistik Çağ'ın başına tarihlenen Asklepios Soter, Apollon, Kalliteknos ve Hygeia adına yapılmış tapınak kalıntıları bulunmuştur. Kutsal alan, 110x130 m boyutlarındaki dörtgen planlı avlunun çevresindeki yapılardan oluşmaktadır. Kutsal alanın güneyinde yer alan odalar, hastaların düş görmeleri içindir. Yine burada içme kürü, banyo ve çamur banyosu için üç mermer havuz vardır. Kuzeybatıda, 3500 kişilik Roma tiyatrosu, kuzeydoğuda üç küçük tapınak yer alır. Güneydoğuda Kür Evi, Telephos Tapınağı ya da Aşağı Yuvarlak Yapı denilen iki katlı bir yapı bulunmaktadır.
Pergamon Antik Kenti Nerede, Nasıl Gidilir?
İzmir’in kuzeyindeki Bergama ilçesi kent alanına yayılmış bulunan İon kentidir. Bergama - İzmir arası 109 km olup, şehir merkezinden düzenli otobüs ve minibüs seferleri yapılmaktadır.