Ülkemizin en güzel şehirlerinden olan Manisa, Şehzadeler Şehri olarak da bilinir. Geçmişi antik tarihlere kadar uzanan
Manisa’da gezilecek yerler ise saymakla bitmez. Öncelikle Manisa’ya gittiğinizde mutlaka yemeklerini tatmalı ve şehrin tarihi dokusuna kendinizi bırakmalısınız.
Manisa Tarihi
Manisa tarihi, Üst Paleoiitik Çağ'a dek uzanır.
Kula ile Salihli arasında volkanik tüfler içinde bulunan ayak izleri, günümüzden 26 bin yıl öncesine aittir. Kalkolitik ve ilk Tunç çağlarına tarihlenen buluntuların da ortaya çıkarıldığı kent, Hititler zamanında Assuva Krallığı'nın sınırları içindeydi. Yunanistan'ın Teselya (Thessalia) bölgesindeki Magnesia'dan gelen ve Troya Savaşı'na katılan Magnetler, daha sonra Sipylos (Spil) Dağı eteğinde Magnesia Hypo Sipylo ya da Magnesiopolis adıyla yerleşmeyi kurmuşlardır.
Manisa, Lidya Krallığı'nın egemenliğindeyken Kimmerve İskit akınlarıyla karşılaşmıştır. MÖ 6. yüzyılda Pers işgaline uğrayan kent, daha sonra sırasıyla, Makedonya (MÖ 334'den sonra), Seleukos (MÖ 282) ve
Bergama (MÖ 261) krallıklarının egemenliğine girmiştir. Birçok kez Galatlar tarafından yağmalanmıştır. MÖ 129'da Roma'ya bağlanmıştır. MS 17'deki depremden sonra yeniden kurulan kent. Doğu Roma (Bizans) döneminde bir piskoposluk merkezi olmuştur.
13. yüzyılda
İstanbul'un Latin işgali esnasında
İznik'ten sonra imparatorluğun en önemli kentlerinden biri olmuştur. İstanbul'un tekrar alınması üzerine önemini yeniden kaybetmiştir. 1313'de Saruhan Bey kenti alarak Saruhan Beyliği'nin merkezi yapmıştır. 1390'da Sultan Yıldırım Bayezid (1389 -1403) Manisa'yı almış ve kenti Karesi (
Balıkesir) ile birleştirerek, bir şehzade sancağı yapmıştır. Fakat 1402'de Ankara Savaşı yenilgisinden sonra kent, Timur tarafından yeniden Saruhanoğlu Beyliği'ne verilmiştir.
1410'da Sultan Çelebi Mehmed (1413 -1421), kenti tekrar Osmanlı topraklarına katmıştır. Anadolu Beylerbeyliği'ne bağlanan kent, şehzade sancak merkezi olmuştur. Manisa Cumhuriyet döneminde yeniden kurulmuş ve aynı adla anılan ilin merkezi olmuştur.
Manisa ilimizin tarihini de öğrendiğimize göre
Manisa'da gezilecek yerler listesine göz atalım.
Manisa Tarzanı
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da ilk çevrecilerinden olan Ahmet Bedevi 1899'da Bağdat’ta doğdu, 1963'de Manisa'da öldü. Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği başarılardan ötürü İstiklal Madalyası'yla ödüllendirilen Ahmet Bedevi, ömrünün sonuna kadar Manisa'yı ağaçlandırmakla ve bu ağaçların bakımıyla uğraştı, ibret alınacak şu sözler ona aittir: "Ahmet Bedevi, çıplak bir garip adamdır. Ama ölünce onun ağaç sevgisi sembol olacaktır. Hangi idareci ağaç kestirirse, rüyasına girip boğazına sarılacağım.”
Hatuniye Külliyesi
1490'da, Sultan II. Bayezid’in (1481-1512) eşi Hüsni Şah Sultan (Hüsn-i Şah Hatun) yaptırmıştır. Cami, sübyan mektebi, Kurşunlu Han, medrese ve hamamdan oluşmaktadır. Cami, 5 kubbeli bir son cemaat yeriyle ana mekandan meydana açılır. Külliye hamamı, geçirdiği onarımlarla özgünlüğünü yitirmiş durumdadır.
Muradiye Külliyesi
Saruhan Mahallesindeki yapı, 1583-1585 arasında Sultan III. Murad döneminde (1574 -1595) yapılmıştır. Tasarımı Mimar Sinan'a aittir. Önce Mimar Mahmut Ağa, sonra da Mimar Sedefkar Mehmed Ağa külliyenin yapımında çalışmışlardır. Yapı topluluğu cami, medrese, imaret ve sübyan mektebi bölümlerinden oluşur. Külliyenin camisi kesme taştan bir yapıdır. Ana mekan, yuvarlak kasnağa oturan büyük bir kubbe ve 4 yarım kubbeyle örtülüdür. Tek şerefeli minaresinin gövdesi yivlidir. Batıdaki taç kapıdan medresenin avlusuna girilir. Dikdörtgen planlı yapı bugün Etnografya Müzesi olarak hizmet vermektedir. Sübyan mektebi yıkıldığından günümüze ulaşamamıştır.
Sultaniye Külliyesi
1522'de Yavuz Sultan Selim'in (1512 -1520) eşi Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırılmıştır. Sübyan mektebi, Sultan Hamamı, darüşşifa ve medrese bölümlerinden oluşmaktadır. Mesir Camisi adıyla da anılan cami, kesme taş ve tuğladan bir yapıdır. Medrese odaları, son cemaat yeri ve şadırvanı kuşatır. Külliye yapılarından darüşşifa, hamamın batısında, toprak düzeyinden biraz aşağıdadır.
Ulu Cami ve Medresesi
Manisa'nın en eski cami yapısıdır. 1366’da, Saruhanoğulları'ndan ishak Bey tarafından Mimar Emet bin Osman'a yaptırılmıştır. Caminin ana mekanı, sekizgen kasnağa oturan büyük bir kubbeyle örtülüdür. Batı duvarına bitişik minare, sırlı tuğlalarla bezelidir. Avlunun batı yanında yer alan kapıdan, çapraz tonozlu koridorla medreseye girilir. Tek eyvanlı ve iki katlıdır.
Manisa Kalesi
İçkale ve Dışkale'den oluşan yapının yapım tarihi ve yaptıranı bilinmemektedir. Doğu Roma (Bizans) ve Osmanlı dönemlerinde onarıldığı anlaşılmaktadır. 13 burcu bulunan kalenin içinde iki sarnıç, erzak ve silah deposu, cami ve 30 ev vardı.
Manisa Müzesi
1937'de Muradiye Külliyesi'nin medrese bölümünde müze deposu olarak kurulmuştur. 1943'de müze olarak ziyarete açılmıştır. Medresenin yanındaki imaret de onarılarak müzeye kazandırılmış ve 1972'de yeni bir düzenlemeyle, imaret bölümü arkeolojik eserlerin sergilenmesine, medrese ise etnografik yapıtlara ayrılmıştır. Arkeoloji bölümünde, tarih öncesinden Doğu Roma'ya (Bizans) değin çeşitli buluntular sergilenmektedir.
Bunlar arasında Lydia (Lidya) bölgesi, Magnesia ad Sipylum (Manisa), Thyateria (Akhisar), Philadelphia (Alaşehir), Apollonis (Mecidiyehisar), İulia Gordos (Gördes), Attalia (Selçuklu-Akhisar), Daldis (Kemer-Salihli), Maioneia (Menye-Kula) ve Tabala (Yurbaşı-Kula) antik kentlerinden çıkarılan eserler sayılabilmektedir. Etnografya bölümünde ise silahlar, giysiler, ahşap oyma yapıtlar, çiniler, el işleri, halı, kilim vb. yöresel koleksiyonlar vardır.
Müze Ziyaret Saatleri: 08.30 -
17.00 Pazartesi günleri kapalıdır.
Kibele (Kybele) Kabartması
Kent çevresinde, merkezin 5 km doğusunda bulunan Akpınar yöresinde, ovaya bakan bir granit kayanın üstünde Tanrıça Kibele kabartması vardır. Kibele, başta Batı Anadolu olmak üzere, Anadolu'daki kültlere göre ana tanrıçadır. Yunanlar buralara göç ettiklerinde onu Tanrıça Artemis'le ilişkilendirmişlerdir. Kibele'nin oturur biçimdeki kabartması, MÖ 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Fazlasıyla zarar görmüş olduğundan, hiyeroglif yazısı güçlükle seçilebilmektedir.
Pausanias'a göre bu kabartma, tanrıça Hbele’nin en eski tasviridir.Magnesia ad Sipylum
Bugünkü Manisa'nın hemen doğu yanından yükselen Spil (Sipylos) Dağı'nın eteklerinde kurulu antik İonia kenti. Hititler döneminde, Assuva Krallığı sınırları içinde kalan kent, MÖ 13. yüzyıl sonlarından itibaren Yunanlıların akınına uğramıştır. Sipylos (Spil) Dağı eteklerinde kurulan yerleşmeye, Magnesia Hypo Sipylo adı verilmiş ve Roma döneminde Magnesia ad Sipylum olarak anılmaya başlanmıştır.
MÖ 7. ve 6. yüzyıllarda Lidya egemenliğinde girmiştir. Persler tarafından Sardes (Sardes) Satraplığı'na bağlanan kentin, daha sonra Makedonya. Seleukos, Bergama ve Roma egemenliklerine girdiği bilinmektedir. Kentin yakınındaki Akpınar mevkisinde bulunan Kibele kaya kabartması MÖ 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Ayrıca çevrede, yani aynı dağın eteklerinde Niobe Kayası bulunur.
Efsaneye göre Frigyalı (Phrygia) Tantanos'un kızı Niobe, doğduğu bu yörede çocukluğunu geçirmiş, sonra Thebai Kralı Amphion'la evlenmiş ve 6'sı erkek 6'sı kız toplam 12 çocuğu olmuş. Çocukluk arkadaşı Leto'nun ise iki çocuğu olmuş ve bunlar da Zeus'tan olma Apollon ve Artemis'miş. Sürekli çocuklarını öven ve Leto'nun sadece iki çocuğu olmasını yeren Niobe, bir süre sonra Leto'yu oldukça kızdırmış. Bunun üzerine Leto çocuklarından onu cezalandırmasını talep etmiş. Apollon ve Artemis bu talepten dolayı oklarıyla Niobe'nin bütün çocuklarını öldürmüş. Çocukları öldürülen Niobe büyük bir acı yaşamaya başlamış. Bunu sonlandırmak isteyen Zeus, onu Spil (Sipylos) Dağı eteklerinde taşa çevirmiş. O günden bugüne bu kayalık Niobe Kayası ya da Ağlayan Kaya adıyla anılmaktadır. Bu efsane Sophokles'in bir trajedisinde de geçmektedir.
Spil Dağı Milli Parkı
Manisa il merkezinin güneydoğusunda yer alan milli park. 1968'de belirli bir alan, doğal bitki ve hayvan toplulukları ile dinlenme ve eğlenme değerlerinin korunması amacıyla milli park kapsamına alınmıştır. En yüksek noktası 1.515 m olan dağın, bilinen bir diğer adı da Manisa Dağı'dır. Milli park alanı içinde ilgi uyandıran bir değer de Ağlayan Kaya ya da yöredeki adıyla Yaslı Kaya'dır.
Milli Park, adını sınırları içindeki Spil Dağından alır. Spil Dağı da adını zaman tanrısı Kronos'un karısı Sipylena'dan (Kibele) almıştır.Manisa’da görülmesi gereken yerler listesinde doğa gezilerini sevenler için de birçok seçenek mevcut. Özellikle Spil Dağı ve dağı da içine alan milli park mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Spil Dağı’nın her mevsim ayrı güzel olan siluetinin yanında buradaki yabani atlar da manisada gezilecek yerler listenize mutlaka eklenmeli.Bu dağ hakkında daha ayrıntılı bilgi için "Manisa Spil Dağı" konumuzu ziyaret ediniz. Ağlayan Kaya
Manisa aynı zamanda Ağlayan Kaya’nın da bulunduğu şehir... Bir efsanesi de olan bu değişik coğrafi oluşum da Manisa’da görmeniz gerekenlerden. Siz de Manisa’ya gittiğinizde Ağlayan Kaya’yı ziyaret edebilir ve bu kayanın efsanevi öyküsünü öğrenebilirsiniz.Yeni Han
Manisa şehir merkezinde bulunan Yeni Han, Manisa’yı gezmeye başlamak için doğru bir başlangıç olabilir. Antika veya yerel sanatı yansıtan birçok ürünü bulabileceğiniz bu handa kendiniz ve sevdikleriniz için alışveriş yapmak sizin için ayrı bir zevk olacak. Bakır, deri ve daha birçok yerel malzemeden yapılmış birbirinden farklı ürünler sizi de kendine çekecek. Manisa’da ilk gün hem biraz alışveriş yapmak hem de tarihi hanın farklı havasını hissetmek için bu ziyaret oldukça faydalı olacaktır.
Sardes Antik Kenti
Manisa yalnızca doğal güzellikleri ile değil, kültür birikimi ile de oldukça değerli bir ilimiz. Özellikle Sardes antik kenti
manisa gezilecek yerler arasına mutlaka koyulmalı. Hala sağlam olan antik kent ve tapınak sizi hem şehrin hem de farklı medeniyetlerin geçmişine götürecek. Antik çağlarda Lidya medeniyetine başkentlik yapmış bu kent sizi de oldukça etkileyecek.
Eskiden
derelerinden altın akan, söylencelerin gerçeğe karıştığı ve tarihte ilk paranın basıldığı yer olan
Sardes hakkında daha ayrıntılı bilgi için "
Sardes Antik Kenti" konumuzu ziyaret ediniz.
Manisa'nın Yöresel Lezzetleri
Son olarak Manisa’da yapılacak belki de en güzel aktiviteye sıra geldi. Manisa’da en hassas damakları dahi memnun edecek tatlar bulmak mümkün. Öncelikle Manisa'daki ilk sabahınıza bir
Manisa köy kahvaltısı ile başlayarak siz de bu geniş mutfağın güzelliklerini görebilirsiniz. Ancak Manisa'nın yemekleri elbette yalnızca kahvaltı ile bitmiyor.
Ayrıca Manisa’ya gitmişken
Manisa neyi meşhur cevabının sorusu olan mesir macununu da yemeden dönmeyin. 41 çeşit baharat ve şifalı ottan yapılan bu macunun birçok derde deva, sağlığa da oldukça yararlı olduğu söylenmekte. Başlangıcı yüzyıllar öncesine dayanan ve çok uzun yıllardır Manisa’da yapılarak artık gelenekselleşmiş olan, Türkiye'nin her yerinde de çokça bilinen mesir macunu, Manisa’ya gitmişken mutlaka tatmanız gereken lezzetlerden yalnızca biri.
Kula kapama ise Manisalıların en sevdiği yemeklerdendir. Orijinali mangal ateşinde pişen bu et yemeğinin tadı et severlerin damağında kalacaktır. Bir çeşit soslu köfte olan topalak yemeği ise yine Manisa’dan başka bir yerde bulamayacağınız lezzetlerdendir. Özellikle
Manisa Kırkağaç yöresinin çok ünlü yemekleri olan bu tarifler ile siz de Manisa’dan çok mutlu ayrılacaksınız. Bunların dışında Manisa’ya gittiğinizde mutlaka Manisa kebabını tadın. Ayrıca mangır mantı da Manisa'nın en güzel lezzetlerinden biridir.
Manisa Nerede, Nasıl Gidilir?
Manisa nerede sorusuna yanıt olarak; Ege bölgesinde bulunan Manisa, İzmir, Balıkesir, Kütahya, Uşak ve Denizli illerimiz ile komşu durumundadır. İzmir'e 38 km, İstanbul'a 432 km ve Ankara'ya 564 km uzaklıkta bulunur.
Manisa'ya ulaşmak için Türkiye'nin her yerinden otobüs firmalarını kullanabilirsiniz. Tren garına sahip olan Manisa'ya demir yolu ile veya 54 km mesafede bulunan Adnan Menderes Hava Limanını kullanarak Manisa'ya ulaşmanız mümkün.
Manisa Tanıtım Filmi