Sönmüş volkanlarla dolu Dağlık Frigya yöresi doğal oluşumları ve kayalara oyulmuş yerleşimleriyle Kapadokya’ya çok benziyor, ancak çok tanınmıyor. Birçok uygarlığın izlerinin görüldüğü Dağlık Frigya’da keşfedilecek çok şey var. Örneğin masallarıyla büyüdüğümüz Ezop’un da Frigyalı bir köle olduğu biliniyor. MÖ 6. yüzyılda bu çevrede yaşadığı sanılan Ezop bir dolu öyküyü kısa masal olarak düzenlemiş. Birçok çağdaş masalcıya da esin kaynağı olan Ezop küçük ama ders dolu öyküleriyle binlerce yıl öncesinden günümüze sesleniyor.
Bayat Kilim Atölyesi
Antik dönemde Friglerin ürettiği kumaş, halı ve kilimler çok ünlüymüş ve dünyanın dört bir yanına gönderilirmiş. Fransızca’da halı için kullanılan tapis sözcüğü de Frigce (tapates). Bayat ilçesinin girişinde bir kilim atölyesi ve satış merkezi var. Bu atölyede binlerce yıl öncesinde olduğu gibi pinar, ceviz kabuğu ve kırmızı köklerle boyanmış yünlerle kilimler dokunuyor. Kilime işlenen desenlerin mutlaka bir adı ve öyküsü var. Örneğin “saç bağlı” deseni evlenmek istediğini anlatan genç kızlarca, “kör çiçek” deseni ise lamba ışığında kilim dokurken gözleri kör olan bir gelinin anısını yaşatmak isteyenlerce dokunurmuş.
Kırkinler Kaya Manastırı
Köroğlu Belinden Afyon’a doğru inerken karayolunun sağında Kırkinler tabelası görülüyor. Buradaki büyük bir kaya konisi Frig döneminden başlayarak oyulmuş. Kayalığın arka yüzünde bir
Kibele kabartması ve Frig sunağı, onun yanında da bölgenin belki de en büyük manastırının girişi var. Bizans dönemine tarihlenen
kaya manastırı birbiriyle bağlantılı ve duvarları haç kabartmalarıyla süslü çok sayıda mekandan oluşuyor. Kayalığın çeşitli yerlerine oyulmuş mezar odaları, keşiş hücreleri ve su yolları görülüyor. Kırkinler’in yakınlarında da Ağın ve Karakaya gibi birçok doğal oluşum ve kaya yerleşimi var, çevreyi tam anlamıyla gezmek günler sürebilir.
Geçmişi Hititlere kadar uzanan
Seydiler kasabasının çevredeki en eski yerleşimlerden biri olduğu biliniyor. Kasabada kayalara oyulmuş mekanlarla, modern yerleşim iç içe. Kasabanın büyük bölümü arkeolojik ve doğal SİT alanı ilan edildiği için halkın çoğu mahkemelik olmuş, hatta bazıları ceza alıp içeride yatmış.
Seydiler’de Gezilecek Yerler Listesi
Kasabanın içinde kale olarak adlandırılan büyük bir kayalık var. Adı kale, ama gerçekte kaleden çok, kayaya oyulmuş bir yerleşim. Friglerden beri yerleşimin olduğu bilinen kaledeki mekanlar günümüzde depo, kiler, ahır gibi amaçlarla kullanılıyor, kasaba da kalenin eteklerinde gelişmiş. Kalenin güney eteklerindeki bir türbeyle aynı çatıyı paylaşan
Seydi Hasan Bin Basri Camisi var. İnanışa göre kuduz hastalığı tedavi eden bir doktor ve bilgin olan Haşan Basri beş arkadaşıyla birlikte Horasan’dan gelerek Seydiler’e yerleşmiş. Türbe ve cami Haşan Basri’nin ölümünden sonra soyundan gelen ve Tekkeşin adı verilen kişilerce yaptırılmış, türbeye hala bu aile bakıyormuş. Halk arasında Haşan Basri’nin mezarından alınan toprağın kuduz hastalarını iyileştirdiğine inanılıyor.
Seydiler’de birkaç kilise kalıntısı var. Bunların ilki
Leylek Kayalığı. Konik bir peri bacası oyularak üç katlı kilise inşa edilmiş. Zemin kattaki şapelin içinde kırmızı boyayla yapılmış geometrik süslemeler de var. Seydiler’in doğusundaki Kuz İn kaya yerleşiminde bir şapel, Konarı yolundaki Balıklı kayalığında da mezar odaları ve çeşitli mekanlar bulunuyor.
Seydiler Peri Bacaları
Kasaba yakınlarındaki birkaç farklı bölgede de peri bacaları var. Konik ve şapkalı peri bacalarının en güzelleri kasabanın doğusundaki Ak Dere mevkinde görülüyor. Seydiler’in güneydoğusundaki Kuztepe’de ve Sivri Tepe’de de çok sayıda peri bacası var. Peri bacalarının en sık görüldüğü yerlerden biri de kasabanın kuzeybatısındaki
Karakaya köyü.
Kapadokya’yı andıran doğal oluşumları ve tarihi kalıntılarıyla Seydiler yeni bir Ürgüp olmaya aday. Pek gelen gideni yok Seydiler’in, oysa her şey fazlasıyla var, ulaşımı da çok kolay. Tarihi filmler için doğal bir plato gibi Seydiler. Zaten kasaba 1970’li yıllarda sinemacıların ilgisini çekmiş ve burada “
Tarkan Gümüş Eyer” ve “
Açlık” filmleri çekilmiş, hatta köylülerin çoğu filmlerde figüranlık yapmış.
Antik Mermer Ocakları
Seydiler’in bağlı olduğu İscehisar ilçesi dünyaca ünlü
Afyon mermerinin çıkarılıp işlendiği yer. Kentin büyük İskender’in generallerinden Dokimos tarafından MÖ 4. yüzyılda kurulduğu kabul ediliyor. Strabon, Roma'nın mermer ihtiyacının büyük bölümünün Dokimeion (İscehisar) mermer ocaklarından sağlandığını anlatır. Buradan çıkarılan mermerler Efes limanına taşınır, oradan da Roma, Kuzey Afrika ve İstanbul'a gönderilirmiş. Roma’daki Pantheon’dan İstanbul'daki Ayasofya’ya kadar birçok yapıda buradan çıkarılan mermerler kullanılmış. Antik ocaklarda mermer üretimi hala sürdürülüyor.
Yapmadan Dönme!» Bayat'taki kilim atölyesine uğramadan,
» Kırkinleri gezmeden.
» Seydiler'i görmeden,
» Afyon sucuğu almadan, DÖNME!
Ne Yenir?
Afyon mutfağının en önemli özelliklerinden biri yemeklerde haşhaş ve haşhaş yağının kullanılması. Patlıcan böreği, manda kaymağı ve sucuk Afyon'a özgü lezzetlerin başında geliyor.
Seydiler Nerede, Nasıl Gidilir?
Ankara yönünden gelenlerin Bayat'taki Kilim atölyesine uğrayıp daha sonra da Kırkinler ve yakınlarındaki Seydiler beldesini gezmesini öneriyorum. Ankara-Bayat arası 210 km, Bayat Afyon arasıysa 45 km. Ankara-Afyon karayolunun kenarındaki ise Kırkinler, Bayat'a 12 km, Afyon'a ise 33 km uzaklıkta.