İstanbul’un hem içinde hem dışında bir yer olan
Adalar kentin keşmekeşinden kaçıp temiz hava almak, yeşillikler arasındaki köşkleri, yalıları, kilise ve manastırları görmek, çam ormanları arasında piknik yapmak, yüzmek ve de eğlenmek isteyenlerin ilk adresi.
Tarih boyunca Prens Adaları ve Kızıl Adalar olarak adlandırılan
İstanbul Adaları beşi yerleşime açık dokuz adadan oluşuyor. Kınalıada (Proti), Burgazada (Antigone), Heybeliada (Halki), Büyükada (Prinkipo) ve Sedefadası (Terebintos) yerleşime açık. Kaşıkadası’nda (Pita) yazın birkaç kişi yaşarken; Yassıada (Plate), Sivriada (Oxia) ve Tavşanadası’nda (Neandros) hiç kimse yaşamıyor. Adalar’da motorlu araç yasak, ulaşım için fayton kullanılıyor, çarpık yapılaşma yok gibi bir şey. Her yer ağaçlarla ve ahşap yapılarla dolu ve her köşe başında kozmopolit geçmişinin izleri görülüyor. Kışın boşalan Adalar, baharla birlikte yeniden şenleniyor.
Büyükada
Adalar’ın merkezi adından da anlaşılacağı gibi Büyükada. Bizans döneminde soyluların sürgüne gönderildiği ve keşişlerin inzivaya çekildiği Büyükada’ya Bizans İmparatoru 2. İustinos 567 yılında bir saray ve manastır inşa ettirmiş. Osmanlı döneminde Adalar’ı fakir Rum balıkçıları ve keşişler mesken tutmuş. 19. yüzyılın ortalarında vapur seferlerinin başlamasıyla yabancılar ve Levantenler Adalar’ı keşfetmiş, köşkler ve yalılar inşa ettirmiş. Son dönemin en önemli sürgünü ise Ekim Devriminin mimarlarından Troçki olmuş. Troçki, 1929 yılından başlayarak dört yıl boyunca Büyükada’daki tlyasko Köşkü’nde yaşamış.
Büyükada'da Gezilecek Yerler
Büyükada’daki yerleşimler vapur iskelesinin sağındaki Nizam Mahallesi ve solundaki
Maden Mahallesi’nde yoğunlaşıyor. Her iki yönden oldukça dik yokuşlarla
Hristos Tepesi’ne varılıyor. Büyükada’yı keşfetmenin en iyi yolu Büyük Tur ya da Küçük Tur olarak adlandırılan yollarla faytonla adayı dolaşmak. Lunapark Meydanındaki eşeklerle yapılan geziler ki en ilginci Aya Yorgi manastırına eşekle çıkmak çok eğlenceli.
Dilbumu Ormaniçi dinlenme yerinde piknik yapmak, Dilbumu, Yörükali, Nizam ve ıssız plajlardan denize girmek de olanaklı. Geçtiğimiz yıllarda adanın plajları da “beach” modasına uydu ve birkaç tane beach de hizmete açıldı. Yaz aylarında Büyükada İskelesi’nden kalkan motorlarla adanın değişik yerlerindeki beachlere ulaşılıyor. Eğer Marmara’da artık denize girilmez diyorsanız, sorun değil çünkü çok sayıda yüzme havuzu da var.
Adaların en önemli dini yapısı Büyükada’nın en yüksek noktasında kurulmuş olan
Aya Yorgi Manastırı. Manastırın manzarası tüm İstanbul ve Marmara’ya hakim. Her yıl 23 Nisan ve 24 Eylül günleri her dinden binlerce insan Aya Yorgi Manastırı’na akın ediyor. Bu günlerde tepeye çıkan yol ağaç ve çalılara bağlanan mendil, naylon, iplik ve çaputlarla rengarenk donatılıyor. Aya Yorgi’ye koşan insanlar böylece dileklerinin kabul olacağına inanıyor. Daha sonra kiliseye mum dikip, ikonalara dileklerini simgeleyen çocuk, ev gibi metal parçacıkları yapıştırıyorlar.
Adanın ikinci yüksek noktasında da
Hristos Rum Manastırı yer alıyor. Bir diğer Rum manastırı ise Yörükali plajı yakınındaki
Hagios Nikolaos. Adaların metropolitlik katedrali ise Kumsal semtindeki
Hagios Dimitrios Rum Kilisesi. Bir diğer Rum Kilisesi Arabacılar Meydanı’ndaki
Panagia Kilisesi. Bunun dışında
Hagios Teodoros ve
Profotis İlia adlarında iki küçük Rum Kilisesi daha var. Adalar’daki tek Rum ilköğretim okulu da Büyükada’da.
Adalarda çok sayıda güzel ahşap köşk ve yalı var, ama ahşap yapıların en ünlüsü bir zamanlar Rum Yetimhanesi olarak kullanılan terk edilmiş yapı. Yıllar önce kapatılan Hristos Tepesindeki yetimhane dünyanın en büyük ahşap binası imiş, ancak gün geçtikçe yıkılmaya yüz tutuyor.
Büyükada’da Vatikan Elçiliği’nin yazlık konutu olarak da kullanılan
San Pasifico Latin Katolik Kilisesi, Adalar’ın tek Ermeni Katolik Kilisesi olan
Surp Asdvadzazin Ermeni Katolik Kilisesi ve bir
sinagog da bulunuyor. Büyükada’da en eskisi 2. Abdülhamid tarafından yaptırılan
Hamidiye Camisi olmak üzere dört de cami var.
Heybeliada
Daha çok gayrimüslimlerin yaşadığı Adalar’da Türk kimliğinin en çok hissedildiği yer Heybeliada. Bunun en önemli nedeni Deniz Kuvvetlerine ait bazı okul ve tesisler. 1924 yılında kurulan ve birkaç yıl önce kapatılan Sanatoryum da adaya çok sayıda Türk’ün yerleşmesine neden olmuş.
Heybeliada'da Gezilecek Yerler
Heybeliada hem halka açık plajlarının hem de piknik alanlarının olması nedeniyle günübirlik ziyaretçiler tarafından tercih ediliyor. Günübirlikçiler daha çok
Değirmen Burnu’nda piknik yapıp, plajında yüzüyor.
Sadık Bey Plajı,
Çam Limanı,
Fransız Koyu ve
Alman Koyundan da denize girilebiliyor. Değirmen Burnunun arkasındaki
Heybeliada Deniz Kulübü tesislerinden ise üye olanlar yararlanabiliyor.
Heybeliada’da birçok Rum manastırı var. Bunlardan ilki Çam Limanı yolunun başlangıcındaki
Hagios Georgios Krimnu (Uçurum) Manastırı. Kudüs Rum Patrikliğinin yönetiminde olan bu manastırın çevresi Deniz Kuvvetlerinin tesisleriyle çevrili. Yılda birkaç kez ayin yapılan manastırın eskiden çilehane olarak kullanılan odalarında yaz aylarında fakir Rumlar kalıyor. Çam Limanı koyunun batı ucunda halk arasında Terki Dünya ya da
Arsenios Manastırı olarak adlandırılan
Hagios Spridonos Manastırı yer alıyor. Keşiş Arsenios tarafından kurulan manastır eskiden Hristiyanlar kadar Müslümanlar da ziyaret edip, mum diker ve adak adarmış. Domuz (Makarios) Tepesi’nde de küçük
Hristos Manastırı yer alıyor, şimdi kimsenin yaşamadığı bu manastırda yılda bir kez ayin yapılıyor.
Ümit Tepesinin zirvesinde, çam ormanlarının arasında dünyaca ünlü
Ruhban Okulu yer alıyor. Tarihi, Bizans’a dek uzanan
Hagia Triada Manastırı’nda 1844 yılında kurulan Ruhban okulu 1971 yılında kapanana dek Ortodoks dünyasının en önemli eğitim kurumu olmuş. Okul kapanınca Rumların Türkiye’de din adamı yetiştiren kurumu kalmamış.
Heybeliada’da iki Rum kilisesi de bulunuyor. Bunlardan ilki çarşının içindeki
Hagios Nikolaos Kilisesi diğeri de Rum Mezarlığının içindeki
Profitis İlias Kilisesi. Adanın camisi 1935 yılında, sinagogu ise 1956 yılında inşa edilmiş. Adada yaşayan ünlü yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar ve devlet adamı İsmet İnönü’nün evleri müze olarak ziyarete açılmış.
Burgazada
Üçüncü büyük ada olan Burgazada’nın adı Yunanca ’da kule anlamına gelen Pirgos’tan geliyor. Ünlü yazar Sait Faik’in de Burgazada’da yaşadığı ev müze olarak ziyarete açılmış. Burgazada’da birçok tarihi kilise ve manastır var. Adanın en güzel yeri ise harika bir kır lokantasının da bulunduğu Kalpazankaya.
Kınalıada
İstanbul'a en yakın ada ise Kınalıada (Proti). Zaten adanın adı Yunancada birinci anlamına geliyor. Dört adanın en küçüğü. Daha çok Ermenilerin tercih ettiği Kınalıada da köşkler ve yalılarla süslü. Adanın tepesindeki
Hristos Manastırı Bizans döneminde kurulmuş, Roman Diogenes gibi ünlü imparatorlar buraya sürgüne gönderilmiş. Adaların tek Ermeni Ortodoks kilisesi de Kınalıada’da. Adanın camisi de ilginç mimarisiyle görülmeye değer. Dört ada içinde faytonun olmadığı tek ada da burası.
Adalar Nerede, Nasıl Gidilir?
Adalar'a Sirkeci, Kabataş, Kadıköy ya da Bostancı’dan kalkan şehir hatları vapurlarıyla ya da Kabataş'tan kalkan deniz otobüsleriyle ulaşmak olanaklı. Şehir hatları vapurları İstanbul'dan Adalar'a doğru giderken önce Kınalıada'ya, sonra Burgazada'ya ve Heybeliada'ya uğruyor. Heybeli’den sonra Büyükada'ya varıyor.
Yapmadan Dönme!
» Adalardaki kilise ve manastırları gezmeden,
» Ruhban Okulunu görmeden,
» Faytona binmeden,
» Sait Faik müzesini görmeden,
» Aya Yorgi Tepesinde yemek yemeden, DÖNME!
Adalar'da Ne Yenir?
Aya Yorgi Manastırının üstündeki düzlükte bence Türkiye'nin en güzel manzaralı kır lokantası yer alıyor. Geçmişte papazlara işletilen ve etrafındaki bağlardan yapılan şarapların satıldığı kır lokantası günümüzde Yücetepe Aile Gazinosu adıyla yaz-kış faaliyetini sürdürüyor. Lokanta self servis ve salaş, ancak ortamı ve yemekleri şahane.