Hani moda bir deyim var ya ölmeden önce görülmesi gereken yerler diye, işte öyle bir liste yapacak olursanız listenin başına Pamukkale’yi yazmalısınız. Gerçekten de insanı büyüleyen masalsı bir yer
Pamukkale.
Pamukkale parlak beyaz rengiyle kilometrelerce uzaklıktan görülebiliyor; travertenlerin üzerindeki geniş terasta da
Hierapolis antik kenti yer alıyor. Hierapolis kenti yüksek oranda kireç içeren termal suların aktığı yerlerde oluşturduğu beyaz tabakalar (travertenler) nedeniyle Türklerce
Pamukkale olarak adlandırılmış. 2700 metre uzunluğunda ve 160 metre yüksekliğinde bir tepe oluşturuyor.
Pamukkale Travertenlerin Oluşumu
Dört ayrı kaynaktan çıkan su, 320 metre uzunluğunda bir kanalla travertenlerin başına geliyor ve buradan traverten katkatlarına dökülüyor. Kaynağından 36 derece çıkan sudaki karbondioksit ve karbonmonoksit havaya uçuyor, yüksek miktarda kalsiyumkarbonat dibe çökelerek doğa harikası beyaz travertenleri oluşturuyor.
Antik dönemden beri sağlık merkezi olan
Pamukkale’de Roma döneminde 15 hamam varmış, kalıntılarla dolu antik havuza günübirlik girilebiliyor. Bu bölgede sıcaklıkları 35- 100 derece arasında değişen 17 sıcak su kaynağı daha var. Bunlardan biri de 5 km ilerisindeki
Karahayıt kasabasında. Karahayıt’daki 55 derece sıcaklıkta çıkan termal suyun içindeki maden oksitleri nedeniyle kırmızı, yeşil ve beyaz renkli traverten tabakaları oluşmuş ve bunlar
Kırmızısu Travertenleri olarak adlandırılmış.
Pamukkale Tarihi
Hierapolis, Yunanca’da kutsal kent anlamına geliyor, Anadolu'daki diğer Hierapolis’lerden ayırmak için Frigya Hierapolisi olarak adlandırılmış. MÖ 190 yılında Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından kurulan kente Bergama’nın kurucusu Telephos’un güzel eşi Hiera’ya atfen Hierapolis adı verilmiş.
Tekstil ürünlerinin üretimi ve ihracatıyla büyük bir gelişme gösteren kent yaşadığı depremler yüzünden birkaç kez yerle bir olmuş ve yeniden kurulmuş. Roma ve Bizans döneminde de önemini sürdüren kent anıtsal yapılarla süslenmiş. 1210 yılında Selçukluların eline geçen kent 1354 depreminden sonra terk edilmiş.
Pamukkale’de Gezilecek Yerler
Hierapolis’in iki girişi var, kuzey kapısını araçla gelenler kullanıyor, bu kapı Hierapolis kalıntılarının içine açılıyor. Travertenlerin başındaki güney kapısı ise yayalar için, ancak bu noktadan sonra ayakkabıyla dolaşmak yasak. Hierapolis’teki önemli yapıların çoğu kenti ikiye bölen 1 km uzunluğundaki ana caddenin iki yanında yer alıyor, ana caddenin her iki ucunda da birer anıtsal kapı var.
Kentin en sağlam yapısı ise Roma tiyatrosu. Tiyatronun sahne bölümündeki mermer kabartmalar olağanüstü güzellikte. Kentin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı ise 1984 yılından beri
Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak kullanılıyor. Müzede Hierapolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossai, Tripolis, Attuda gibi Çürüksu Vadisi kentlerinden toplanan eserler sergileniyor.
Hıristiyanlığı yaymak için geldiği Hierapolis’te öldürülen
Havari Filip’in sekizgen anıtmezarı da (Martyrium) kentteki bir diğer önemli yapı. Kentin en yüksek noktasında bulunan Martyrium’a ulaşmak için bir hayli yürümek gerekiyor.
Apollon tapınağı ise şimdi
Cin Deliği olarak bilinen kutsal mağara Plutonion üzerine kurulmuş. Yoğun karbondioksit gazının bulunduğu bu mağaraya giren canlılar hemen ölüveriyormuş. Buraya girip, sağ çıkan din adamları ise keramet sahibi oluyorlarmış. Söylenceye göre Apollon ile ana tanrıça Kibele burada buluşurmuş.
Hierapolis ve
Laodikeia antik kentleri Çürüksu (Lykos) vadisinin iki yakasında yer alıyor. Honaz yakınlarında doğan Çürüksu Nehri Denizli ovasına hayat veriyor ve Sarayköy civarında da Büyük Menderes nehrine karışıyor. Çürüksu Vadisinin diğer yakasında, bir zamanlar Frigya’nın iki büyük kentinden biri olan Laodikeia’nın kalıntıları yer alıyor.
Hierapolisi
Pamukkale sayesinde her yıl binlerce kişi gezerken, Laodikeia’yı az sayıda kişi ziyaret ediyor. En parlak dönemini MS 1. ve 6. yüzyıllar arasında yaşayan Laodikeia’da günümüze ulaşan kalıntıların çoğu bu döneme ait. Antik kentin dini, sosyal ve ticari yönetim binaları sütunlarla süslü Suriye Caddesinin iki yanında sıralanmış. Terk edildikten sonra kentteki yapıların taşları başka yerlere taşınmış.
Laodikeia Hristiyanlar açısından büyük önem taşıyor, zira
İncil’de Anadolu'daki ilk yedi kiliseden birinin burada kurulduğu anlatılıyor.Yapmadan Dönme!
» Hierapolis'i dolaşmadan,
» Antik havuza girmeden,
» Travertenlerin üzerinde dolaşmadan,
» Laodikya'yı görmeden,
» Yakınlarına havlu, nevresim almadan, DÖNME!
Pamukkale'de Ne Yenir?
Tandır Kebabı Denizli'nin en ünlü yemeği. Denizli mutfağında sebzenin ama özellikle de patlıcanın ayrı bir yeri var. Kuru patlıcan dolması, patlıcan gözleme ve patlıcan kebabı en ünlü patlıcan yemekleridir. Kuru börülceli tarhana çorbası, un aşı çorbası, teneke kebabı ve kol dolma yöreye özgü yemekler arasında.
Pamukkale Nerede, Nasıl Gidilir?
Denizli İstanbul'a 662 km, Ankara'ya 479 km ve İzmir'e 236 km uzaklıkta. Denizli'nin 17 km kuzeyindeki Pamukkale’ye kent merkezinden düzenli araç seferleri yapılıyor. Denizli'nin 6 km kuzeybatısında yer alan Laodikeia antik kentine ulaşmak için önce
Pamukkale yoluna girmek gerekiyor, bu yol üzerindeki tabeladan Goncalı köyüne doğru 1 km kadar gidildiğinde antik kente ulaşılıyor. Düzenli araç seferi yok, yol ayrımında inip yürümek gerekiyor.