Türkiye'nin En Güncel Gezi Rehberi...
instagram facebook twitter pinterest tumblr
Gezi Rehberi
Anasayfa » Türkiye » Aydın » Kuşadasında Gezilecek Yerler

Kuşadasında Gezilecek Yerler


Kuşadası; 20 kilometreyi bulan kumsalları, ormanları, limanı ve tarihi eserleriyle Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biri. Yanı başındaki Dilek Yarımadası Milli Parkı ise Türkiye'nin en önemli doğa alanlarından.

Kuşadası gezilecek yerler
Antik dönemde Kuşadası'nın bulunduğu yerde Anaia adında bir kent varmış, Ro­ma döneminde Neapolis olarak adlandırılan Anaia’nın limanı ise Güvercinada’nın bi­raz ilerisindeki Yılancı Burnundaymış. Anaia’dan geriye birkaç duvar kalıntısı kalmış. Neapolis, 1261 yılında Cenevizlilerin eline geçmiş ve Scala Nuova (İtalyancada Yeni İskele) adı verilmiş. 1413 yılında Osmanlı topraklarına katılan kent, limanın güneyindeki Güvercin Adası nedeniyle Kuşadası olarak anılmaya başlanmış.

Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı

Sadrazam Öküz Mehmet Paşa 17. yüzyılın başında surlarla çevirttiği Kuşadası’na görkemli bir kervansaray ve cami inşa ettirmiş. Limanın karşısında bulunan ve aynı zamanda bir içkale işlevi de taşıyan Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Osmanlı döneminden kalma en önemli yapı.

Öküz Mehmet Paşa Camisi

17. yüzyılda aynı adlı kervansarayla birlikte yapılmıştır. Kapısı Osmanlı ağaç işçiliğinin özgün örneklerindendir. Kubbe içinde oldukça zengin bir süsleme vardır. Mihrabı barok üslubundadır. Cami kare planlı olup, merkezi bir kubbeyle örtülüdür. Giriş kapısı sedef kakmalı geometrik şekillerle süslenmiş olan caminin tek şerefeli bir minaresi bulunmaktadır.

Kaleiçi Hamamı (Öküz Mehmet Paşa Hamamı)

Öküz Mehmet Paşa'nın, Kervansaray ve Kale ile birlikte 17. yüzyıl başlarında yaptırdığı sanılmaktadır. Çifte hamam planındadır. Bölgedeki bir diğer tarihi yapı ise Cenevizlilerin Güvercin Adasında inşa ettikleri kale. Kuşadası'nın hemen kıyısında yer alan ada 1834 yılında kıyıya bağlanmış. Kervansaray da, kale de restore edilmiş, turistik amaçlarla kullanılan yapılar.

Kuşadası Kalesi

Yerleşmenin en yüksek noktasına konumlanmış olan kaleden günümüze ancak kimi bölümler ulaşabilmiştir. Kalenin surları eskiden kenti kuşatıyordu. Söke yolunda bulunan ve günümüzde karakol olarak kullanılan kulenin, kale kapılarından biri olduğu belirlenmiştir.

Küçükada Kalesi

Kuşadası'na ayrı bir güzellik katan ve kentin önünde yer alan bu küçük kale, 1834'de Mora Ayaklanması sırasında adalardan gelebilecek saldırılara karşı ileri karakol olarak yapılmıştır. Kuşadası rıhtımının inşası sırasında ada da, bir dalgakıran ve yol ile kıyıya bağlanmıştır. Günümüzde çevre düzenlemesi yapılmış adanın içinde kafe, restoran ve çay bahçeleri bulunmaktadır.

Kadınlar Plajı

Kuşadası'nın en çok bilinen ve en kalabalık plajlarından biri olan Kadınlar Plajı, kente 3 km uzaklıktadır. Kumu ince, denizi sığdır. Soyunma kabinleri ve lokantası vardır. Yanındaki Barbaros Tepesi'nin ardında doğal plaj ve koylar sıralanır. Kent merkezinden yürüyerek veya dolmuşlarla ulaşılabilir.

Kuşadası Limanı

19. yüzyılın sonunda önemli bir liman kenti olan Kuşadası'nın nüfusunun yarısı gayrimüslimdi ve birçok ülkenin konsoloslukları vardı. Şimdi de büyük yolcu gemi­lerinin uğrak yerlerinden biri Kuşadası limanı, bu yüzden limanın çevresi ilçenin ticaret merkezi. Çarşısı da cıvıl cıvıl, geceleri ise özellikle Barlar Sokağı tıka basa doluyor. İlçenin içinden de, çevresindeki kumsallardan da denize girilebiliyor. Kuşadası 1960’lı yıllarda turizmle tanışmış; önce yabancılar keşfetmiş, sonra yerli turistler. Tatil köyleri, yazlıklar peşi sıra inşa edilmiş, ardından büyük rantların döndüğü bir yer olmuş, ilçe tam bir çarpık yapılaşma cenneti haline gelmiş. Şimdilerde yabancıların gözdesi haline gelen ilçeye birçok yabancı, ev alıp yerleşmiş.

Kuşadası’ndaki bir başka tarihi yapı ise ilçeye 10 km uzaklıktaki Kadıkalesi. Ki­lometreler boyu uzanan kumsala hakim bir tepeciğin üzerine Venediklilerce inşa edi­len kaledeki restorasyon ve arkeolojik kazılar sürüyor.

Kurşunlu Manastırı

Davutlar kasabasının içinden başlayan toprak yol 12 km sonra unutulmuş bir Bi­zans manastırına ulaşıyor. Panagia Kurshuniatissa (Kurşunlu) Manastırı’na Güzelçamlı’dan da (11 km) gitmek olanaklı. Ancak mutlaka yolu sormak, hatta yöreyi bilen birini bulmak gerek. Kurşunlu Manastırı Samsun Dağının üzerinde, yaklaşık 600 metre yüksekliğinde ve bölgeye hakim bir noktada.

11. yüzyıla tarihlenen manastırın avlusunun merkezinde kubbeli bir kilise var. Kilisenin dışında keşiş odaları, iki katlı bir yapı, yatakhane ve yemekhane gibi yapıların kalıntıları görülüyor. Manastır çam ormanları arasında, gözlerden ırak olması nedeniyle definecilerin talanına uğramış. Manastırın bulunduğu yamacın üstünde buz gibi suyun aktığı bir pınar var. Çınar ağaçlarının gölgelediği bu alan tam bir mesire yeri.

Güzelçamlı Köyü

Dilek Yarımadası Milli Parkından önceki son yerleşim olan Güzelçamlı eskiden Hristiyan Çanlı olarak adlandırılan bir Rum köyüymüş. Jandarma Eğitim Merkezinin içinde Rumlardan kalma sağlam bir kilise var. Güzelçamlı’ya 13 km uzaklıkta ve 950 metre yüksekliğindeki Kaplankayası mevki ise yamaç paraşütümeraklılarının merkezi olmuş.
Bu güzel köy hakkında detaylı bilgi almak için Güzelçamlı'da Gezilecek Yerler isimli konumuzu inceleyin.

Panionion Antik Kenti

Güzelçamlı Jandarma Karakolunun karşısındaki orman yolu 300 metre kadar izlendiğinde antik dönemde İonia’nın ünlü toplanma ve tören alanı olan Panionion’a ulaşılıyor. 12 İon kenti (Smyrna, Milet, Myus, Priene, Efes, Kolophon, Teos, Lebedos, Erythrai, Klazomenai, Phokaia ve Samos ile Chios adaları) Panionion (tüm Helenlerin yeri) olarak adlandırılan politik ve dini amaçlı bir birlik kurmuşlardı. Panionion Birliği, Samsun (Mykale) Dağının eteğinde koruyucu tanrıları Poseidon Helikonios’a adanmış kutsal alanda toplanıyor, geleceklerine ilişkin kararlar alıyor, ayinler düzenleniyordu. Bu birlik sayesinde İonialılar dünya tarihinin en büyük uygarlıklarından birini yaratıp etki alanlarını da genişletmiş.

Dilek Yarımadası Milli Parkı

Güzelçamlı’yı geçtikten sonra Dilek Yarımadası Milli Parkı’na ulaşılıyor. 07.00-20.00 saatleri arasında girilebilen Milli Parktaki İçmeler ve Aydınlık gibi el değmemiş koylarda yüzebilir, piknik ya da yürüyüş yapabilirsiniz.

Milli parkın giriş kapısının solunda, 200 metre içeride Zeus Mağarası yer alıyor. Mağaraya, Tanrı Zeus ile güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit’in suyunda yıkandığına dair söylence nedeniyle Zeus mağarası deniyor. Dağdan gelen tatlı su ve denizden gelen tuzlu su karışarak 10-15 metre derinliğinde bir havuza dönüştürmüş burayı.


Söylen­ceye göre Zeus, kardeşi Poseidon’u kızdırdığında elindeki üçlü yabasını kaldırarak dalgaları kabartıp, denizi altüst eden Poseidon’un gazabından kaçıp sakinleşmesini beklerken bu mağaraya sığınır, dinlenir ve yıkanırmış. Günümüzde de dalgalı günlerde denize giremeyenler Zeus gibi bu mağarada yüzüyor. Mağaranın sağındaki ve solundaki ağaçlara dileklerinin gerçeklemesini isteyenlerce bez parçaları bağlanmış, yarımada Dilek adını buradan almış.

24’ü endemik (6’sı Dünya 16’i Türkiye çapında) 804 bitki türünün yaşadığı Dilek Yarımadası 28 Memeli, 27 sürüngen türüne de ev sahipliği yapıyor. Milli park Anadolu Parsı gibi nesli tükenme aşamasına gelmiş bir türün yanında, Akdeniz foku, yaban öküzü, yaban domuzu, vaşak, tilki, sansar, çakal, kurt, yabani at ve tavşan gibi memelilerle; kartal, atmaca, şahin, akbaba gibi yırtıcı kuş türlerinin son sığınaklarından.

Büyük Menderes Deltası’nda da Tepeli Pelikan ve Cüce Karabatak gibi nesli tükenme tehlikesi bulunan 209 kuş türü yaşayıp ürüyor. Türkiye’deki 456 kuş türün­den 256’sına ev sahipliği yapan Büyük Menderes Deltası, birçok lagün ile tuzcul bataklıklar ve çamur düzlüklerini kapsayan önemli bir sulak alan, bu ekosistem çok zengin bir biyolojik çeşitliliği barındırıyor.

Doğanbey Köyü

Samsun Dağının Büyük Menderes Deltasına bakan eteklerinde hüzünlü bir geç­mişe tanıklık eden iki eski Rum köyü var. Bunlardan ilki Doğanbey (Domatia). Rumların zamanında köydeki evler ormanın içinde birbirinden ayrı, büyük avlulara sahip odalar şeklinde inşa edilirmiş. Bu odalara Rumca Domatia denirmiş ve köyün adı bu­radan gelmiş. Rumlar mübadeleyle gidince yerlerine Selanikli Türkler yerleştirilmiş.

Tarlalara uzak olması ve arazisinin gelişmeye izin vermemesi nedeniyle köy 1985 yılında yine terk edilmiş, köylüler ovada Yeni Doğanbey adını verdikleri bir köy kuşmuş. İkinci kez terk edilince camisinden dükkanlarına kadar her şeyi tahrip olmaya başlamış, neyse ki bu süreç fazla sürmemiş. Terk edilmiş köy çok geçmeden Domatia’nın büyüsüne kapılanların yurdu olmuş.

Köye yerleşenler son derece başarılı restorasyon çalışması yürüterek adeta gözlerden uzak bir cennet yaratmış. Köyün taş evlerinden, Arnavut kaldırımlı sokaklarına, derenin üzerindeki ahşap köprüden sokak lambalarına kadar her şeye mahir ellerin değdiği belli oluyor. Göze çarpan hiçbir çirkinlik, yağma alameti yok, tabii bunda köye yerleşenlerin de rolü büyük; zira Türkiye'nini birçok aydını yaşamak için burayı seçmiş.

Köyün neresinden bakarsanız bakın olağanüstü bir manzara uzanıyor önünüzde, huzur bulmak için birebir; son derece sessiz ve sakin bir yer. Eski Doğanbey 1992 yılında kentsel sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış, köyde yeni yapıya izin verilmiyor. Yıkılmış ya da güç bela ayakta duran evlerle restore edilmiş evler yan yana. Rengarenk çiçeklerle süslü evlerin dışında ayakta kalan iki yapı daha var, bunlardan biri köyün girişindeki küçük bir şa­pel, diğeri de eski okul binası. Ancak, günübirlik ziyaretçiler için değil yemek yiyecek bir yer, bakkal bile yok.

Eski Doğanbey milli parkın tam ortasında kalmış. Milli parkın Ziyaretçi ve Tanıtım Merkezi de burada. Merkez, 1890’larda hastane olarak yapılmış, daha sonra kara­kol ve okul olarak kullanılmış bir binada faaliyet gösteriyor.
Ege'nin incileri listesindeki bu köyü daha yakından tanımak için Doğanbey Köyü Tanıtımı başlıklı konumuzu inceleyiniz.

Gelebeç Köyü

Eski Güllübahçe olarak bilinen Gelebeç köyü 20. yüzyılın başında yaklaşık 5000 Rum’un yaşadığı büyük bir kasabaymış. Mübadeleden sonra terk edilen Gelebeç’e yerleştirilen Türkler tepedeki bu yerleşimi beğenmemiş ve ovaya yeni bir köy kurmuşlar, Gelebeç’te ise birkaç hane kalmış, zamanla evler harap olup, yıkılmış. Ta ki 2005 yılına kadar, o tarihe kadar köyde imar izni yokmuş. Eski evlerin aslına uygun olarak onarılmasına izin verilince Gelebeç tekrar canlanmış ve burada yaşayanların sayısı artmış.

Buradaki en dikkat çekici yapı ise Gelebeç meydanındaki Hagios Nikolaos adlı Rum kilisesi. Kilise günümüze çan kulesine varana dek sağlam durumda ulaşmış, hatta kilisenin bahçe duvarına bitişik bir oda olan osteofilakı bile içindeki kemikleriyle birlikte duruyor. Eskiden Rumlar ölenlerin kemiklerini üç yıl sonra mezardan çıkarır ve mezarlıkta özel yapılmış sandıklara yerleştirilmiş. Bu sandıklar yortularda açılır ve ölmüşlerin ruhuna dua okunur, parası olmayanların kemikleri ise osteofilaka konurmuş.

Priene Antik Kenti

Güllübahçe’yi geçtikten sonra Turunçlar köyü yakınlarındaki Priene antik kentinin kalıntılarına ulaşılıyor. Priene Samsun Dağının eteğinde, eğimli bir araziye kurulmuş. Birkaç kez yeri değişen kentin yapılarının çoğu Helenistik dönemden kalma. Priene Helenistik ça­ğın en güzel kentlerinden biri olarak kabul edi­liyor. Priene bu dönemin en önemli kentlerinden biriymiş; zira Panionion sınırlan içinde kalıyor ve dahası buradaki törenler Priene’lilerce yönetiliyormuş. Roma döneminde limanının Büyük Menderes’in alüvyonlarıyla dolmaya başlaması ve Milet’in gölgesinde kalması nedeniyle kentin yıldızı sönmüş. Athena Tapınağı, tiyatro, agora, bouleuterion (Meclis Binası), iki gymnasion, Zeus Olimpos ve Demeter tapınakları antik kentin önemli kalıntıları arasında.
Eğer yolunuz Kuşadası'na düşmüş ise civarında bulunan dünyanın 7 harikasından biri kabul edilen Efes, dünyanın en büyük filozofu Thales'in doğduğu kent olan Milet ve ilk paranın basıldığı yer olan Sardes'i görmeden bölgeyi terk etmeyiniz.

Yapmadan Dönme!

» Kurşunlu Manastırı'nı bulmadan,
» Priene ve Panionion gibi tarihi yerleri görmeden,
» Doğanbey ve Güllübahçe köylerini gezmeden,
» Milli parkın Karasu ve Kalamaki gibi el değmemiş plajlarında yüzmeden,
» Kuşadası çarşısını dolaşmadan, DÖNME!

Kuşadası'nda Ne Yenir?

Yöre mutfağının temelini ot ve sebze ye­mekleriyle zeytinyağlılar oluşturuyor.

Kuşadası Nerede, Nasıl Gidilir?

İzmir'e 90 km uzaklıktaki Kuşadası'na İzmir'den her yarım saatte bir otobüs seferi var. Limandan her gün Sisam'a (Samos) feribot seferleri yapılıyor. Söke’ye Güllübahçe Beldesi 18 km, Eski Doğanbey köyü de 37 km uzaklıkta. Söke-Güllübahçe arasında minibüsler çalışıyor, ancak Doğanbey'e herhangi bir toplu ulaşım aracı çalışmıyor.



admin / 14.01.2018 / 5 / 6 699

Yorum Ekleyin


  1. erhan
    Ziyaretçi
    12 Eylül 2018 15:42
    0

    Kuşadası çok güzel bi yer. Mutlaka gitmeyenlerin gitmesi gerekli. Yabancılar geliyor bizim yerli insanımız neden gitmesin? Kuşadası çok ince kum ve sığ deniz arayanlar için ideal plajları var.

  2. Ahmet
    Ziyaretçi
    29 Aralık 2018 22:22
    0

    Kurşunlu Manastırı, Priene ve Panionion tarihi yerleri çok güzel. Tabi bir de çarşısına bayıldım. Büyükşehirlerin çarşılarına pazarlarına hiç benzemiyor. 

  3. sezgi
    Ziyaretçi
    18 Ocak 2019 22:20
    0

    Geçen sene Kuşadası'nda tatil yaptım, Aqua Fantasy Hotel'de. Pek çevreyi gezme fırsatımız olmadı ama bu sene gidersek mutlaka gezicem.

  4. Eyüp
    Ziyaretçi
    12 Şubat 2019 09:47
    0

    Küçük ama çok güzel biryer gibi görünüyor, henüz Kuşadası'nı keşfedemedim bu yaz umarım giderim. Bilgiler için teşekkürler admin. 

  5. Berna
    Ziyaretçi
    14 Eylül 2019 17:59
    0
    Kuşadası'na gelmişken Selçuk sınırındaki Efes Antik Kenti'ne uğramamak olmaz. Geçmiş dönemlerden muhtşem bir tarihi eser. Tabi eğer yazın gidecekseniz kesinlikle şapkanızı güneş kreminizi yanınıza alın. Ege güneşi fena yakabilir yoksa.
Bölgedeki Otelleri İnceleyin

The Palm Club Apart Otel

The Palm Club Apart Otel

The Palm Club Apart Otel ülkemizin gözde tatil merkezlerinden Kuşadası

Gezilecek Yerler

Gezi Rehberi

Bağlantılar

Güzelçamlı’da Gezilecek Yerler

Güzelçamlı’da Gezilecek Yerler

Güzelçamlı Aydın'ın Kuşadası ilçesine bağlı beldelerden biridir. İl merkezine
Söke'de Gezilecek Yerler

Söke'de Gezilecek Yerler

Söke, Aydın ilinin batısında, Büyük Menderes Ovasında kurulu ilçe merkezi ve
Didyma Antik Kenti

Didyma Antik Kenti

Söke'nin güneybatısında, Didim ilçesinin güneyindeki kalıntılar, antik dünyanın
Priene Antik Kenti Tanıtımı

Priene Antik Kenti Tanıtımı

Söke'nin 15 km güneyinde, Güllübahçe’de yer alan antik İon kenti. İonia
Aphrodisias Antik Kenti

Aphrodisias Antik Kenti

Aydın'ın güneydoğusunda, Karacasu ilçesine 10 km uzaklıkta, Geyre'deki antik
Doğanbey Köyü Tanıtımı

Doğanbey Köyü Tanıtımı

Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Doğanbey Köyü, bir diğer adıyla Eski Doğanbey Köyü
Didim'de Gezilecek Yerler

Didim'de Gezilecek Yerler

Aydın'ın güneybatısında uzanan upuzun kumsalları ile birlikte Ege Bölgesinin en
Bafa Gölünde Gezilecek Yerler

Bafa Gölünde Gezilecek Yerler

Önemli bir doğa alanı olan Bafa Gölü ve çevresi, tarih öncesinden bu yana süren
Milet (Miletos) Antik Kenti

Milet (Miletos) Antik Kenti

Söke Ovasının ortasında yer alan Milet (Miletos) antik dönemde Latmos
Aydın'da Gezilecek Yerler

Aydın'da Gezilecek Yerler

Aydın merkezi haricinde bünyesinde 17 tane ilçe barındıran ülkemizin ege
Bizi Takip Edin!
15k
Twitter
8.6k
Facebook
21k
İnstagram
1.1k
Youtube
1.6k
Google
1.9k
Pinterest
Abone Olun!
up