Doğal Su Kaynaklarının Tehlikeleri
Susuzluk ne kadar dayanılmaz olsa da pis sular filtre edilmeden içilmemelidir. Hayatta kalma konusunda en büyük tehlike su yoluyla bulaşan hastalıklardır.
Doğada hayvanlar su içerken çeşitli mikro organizmaların ve bağırsaklarda yaşayan, insanlara zararlı olan parazitlerin suya karışmasına neden olurlar. Bu parazitlerin ve mikro organizmaların bazıları uzun zaman içerisinde vücuda çok ciddi zararlar verebilirken bazıları da anında hastalanmaya sebep olabilir. Bazen de yabani hayvanlar su kenarlarında ölmüş olabilirler. Kirli suların hepsinin başında ölmüş hayvan bulunmayabilir, eğer suya kimyasal maddeler karışmışsa su çukurunun çevresinde tohumsu lekeler olabilir.
Şehirde yaşayan doğaya adapte olamamış insan bu suları içtiği zaman hemen hastalıklar kendini gösterir. Dağlarda akan sular genelde saf olsa da insanların yerleşim yerlerinden gelen kirli sular bu akıntılara kapılabilir. Toprakta kullanılan çeşitli kimyasal maddeleri de eklersek doğada bulunan her suyun içilmeden önce arıtılmasının gerektiği daha iyi anlaşılmış olur.
Özellikle durgun sular birçok mikro organizmayı barındırılabilir ve akan sulara göre daha tehlikelidirler. Kamışlıklar ve sazlıklar da genellikle içilmemesi gereken durgun sularda yetişirler. Bu sular direk içilmemelidir.
Su yoluyla taşınan hastalıklardan korunmanın en iyi yolu, doğada bulunan her suyu içmeden önce arıtmaktır. Eğer gruptan biri su içtikten sonra rahatsızlanırsa onu ve ona bakacak kişiyi gruptan uzak tutmak en iyi çözüm olacaktır.
Pis suların içilmesi ile kapılabilecek hastalıkların başında dizanteri, kolera ve Tifo gelir.
Tablo 1 Su yolu ile oluşabilecek hastalıklar