Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan
Kapıdağ Yarımadası antik kentler, el değmemiş plajlar, yemyeşil ormanlar, otantik köyler ve tapınaklarla dolu. Antik dönemde Kyzikos’un adıyla da anılan yarımadaya MÖ 756 yılında yerleşen Miletli koloniciler yöreyi Helenleştirmiş.
Helenistik dönemde önemli bir ticaret, bilim ve sanat merkezi durumuna gelen Kyzikos’ta özellikle heykel sanatı doruğa ulaşmış. Bu dönemin ünlü
Kyzikos antik kentinin kalıntılarıysa kuzeyde Hamamlı ve Belkıs köylerine, batıda Düzler köyüne, doğuda Aşağı Yapıcı köyüne, güneyde de Marmara Denizine kadar uzanıyor.
Hadrianus Tapınağı
Bandırma-Erdek yolu üzerindeki Düzler köyünün girişinde bulunan Kyzikos tabelasından 50 metre yüründüğünde
Hadrianus Tapınağına ulaşılıyor. Yapımı uzun yıllar süren tapınak İmparator Hadrianus’un yardımıyla tamamlandığı için ona adanmış. Bu görkemli tapınaktan günümüze zemin katındaki bazı galerileri ulaşmış.
Mermer tapınak geçtiğimiz yüzyıla kadar kireç ocağı olarak kullanılmış, kireç yapamadıklarımız ise orada duruyor (!) Belkıs ve Hamamlı köyleri arasındaki vadide de Anadolu’da inşa edilmiş en Sağlam amfitiyatrolardan biri yer alıyor. Kentin surları, tiyatro, hamam ve nekropol çalılar ve ağaçlar arasında görebileceğiniz diğer kalıntılar.
Kayıp Kirazlı Manastırı
Yarımadanın bir başka önemli tarihi yapısı ise Kirazlı Manastırı. Kyzikos kalıntılarının içinden sapan asfalt bir yol Belkıs köyünden geçerek Yukarı Yapıcı köyüne ulaşıyor. Belkıs'ın karşısındaki yamaçta da Hamamlı köyü var. Her üç köy de sahilde olmadıkları için otantik mimari dokusunu korumayı başarmış. Yukarı Yapıcıya girmeden
Kirazlı Manastırının yolu ayrılıyor. Eğer yola konmuş tabelaları kaçırmazsanız manastıra ulaşabilirsiniz, yoksa ormanda kaybolursunuz! Kestane ve çam ormanları arasından geçen 10 kilometrelik toprak yol manastırın bulunduğu düzlüğe kadar gidiyor. 1922 yılında terk edilen manastır ağaçların arasında kaybolmuş. İyice yaklaşmadan kendini göstermiyor. Aslında görülecek pek bir şey de kalmamış. 99 odalı manastır binasından geriye yüksek duvarlarla, büyük oranda yıkılmış bir kilisenin kalıntısı ulaşmış.
Strabon, Kyzikos’un ardındaki Dindymon Dağı’nda ana tanrıçaya adanmış bir tapınağın bulunduğunu anlatır. Manastırın bu tapınağın yerinde kurulması çok manidar. Zira Anadolu’da eski tapınakların ve kutsal alanların başka dinlerce de sahiplenilmesi sıkça görülen bir durum. Burada da ana tanrıça ’ya adanmış bir tapınak Hıristiyanlarca Tanrının Anası olarak kabul edilen Meryem Ana’ya adanmış bir manastıra dönüştürülmüş. Eskiden yöredeki Rumların dini merkezi olan manastır, Havari Lukas’ın eseri olduğuna ve mucizeler yarattığına inanılan Panagia Faneromeni ikonasından medet uman binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyordu. Şimdi bu ikona İstanbul’da Fener Rum Patrikliğinin katedralinde sergileniyor.
Ballıpınar
Orman yolundan kuzeye doğru devam edildiğinde Ballıpınar (Kocaburgaz) köyüne varılıyor. Eski bir Rum köyü olan Ballıpınar yarımadanın kuzey kıyısında verimli bir ovanın ortasına kurulmuş. Ulaşımı zor olduğu için henüz bozulmamış. Köyün dar sokakları ve iç içe inşa edilmiş ahşap evleri dikkat çekici. Evlerin arasında bir Rum Kilisesinin kalıntısı da var. Köylülerin ana dili Bulgarcanın bir ağzı olarak kabul edilen Pomakça; sokaklarda hep bu dil işitiliyor. Zaten yarımadadaki köylerin bir ikisi dışında hepsi göçmen köyü. Karşıyaka’da da Kavala’dan gelmiş Pomaklar yaşıyor. Köy halkı son derece cana yakın ve misafirperver insanlar. Ballıpınar’ın kırmızı soğanı ünlü, Türkiye'nin en iyi kırmızı soğanının burada yetiştirildiği söyleniyor.
Ormanlı Köyü
Ballıpınar'dan asfalt yolla doğuya doğru gidildiğinde Çayağzı ve Karşıyaka beldelerine ulaşılıyor. Batıya doğru devam eden yol eski bir Rum köyü olan Ormanlı köyüne ulaşıyor. Yarımadanın en güzel ve el değmemiş bakir koyları bu virajlı ve tehlikeli yolun üzerinde. Ormanlı yakınlarındaki şelale de çok etkileyici. Osmanlı'nın içinden başlayan yol Turanlar köyüne ulaşıyor. Turanlar köyünde yazlık siteler ve pansiyonlar olmasına rağmen henüz çirkin bir yapılaşma yok. Turanlar’dan sonra yol tekrar yarımadanın içine yöneliyor. Sık ormanların arasında geçen yol Ocaklar beldesine ulaşıyor.
Uçsuz bucaksız kumsallarıyla yerli tatilcilerin gözdesi olan
Erdek, turizm sezonunun kısa oluşu nedeniyle turistik tesisten çok, yazlıklarla dolu. Otel ve pansiyonlar ise plajların bulunduğu Çuğra ve Kumyalı semtlerinde toplanmış.
Artake Antik Kenti
Antik dönemde Artake Erdek’in karşısındaki Zeytinliada’nın (Kera) adıymış. Artake’de Kyzikos gibi Miletli göçmenlerce ele geçirilip Helenleştirilmiş. MÖ 494 yılında Miletlilerin Perslere karşı başlattığı ayaklanmaya katıldıkları için Fenike donanmasınca yakılıp yıkılmış. Daha sonra kent anakara da yeniden kurulmuş, ancak bu kez Kyzikos’un gölgesinde kalarak önemini kaybetmiş. Kyzikos’un terk edilmesinden sonra tekrar yıldızı parlayan Erdek yarımadanın en büyük yerleşimi olmuş. Hem Erdek de hem de Zeytinliada’da tarihi kalıntılar görülüyor.
Yapmadan Dönme!
» Kyzikos'u gezmeden,
» Kirazlı Manastırını görmeden,
» Kırmızı soğan almadan,
» Yarımadanın ücra köylerine gitmeden, DÖNME!
Ne Yenir?
Erdek'in Girit Kurabiyesi (Un Kurabiyesi) ünlü.
Kapıdağ Yarımadası Nerede, Nasıl Gidilir?
Kapıdağ Yarımadasını gezmek için önce
Bandırma'ya gitmek gerekiyor.
İstanbul Yenikapı'dan kalkan feribotlarla iki saatte Bandırma'ya ulaşılıyor. Bandırma, karadan
Bursa'ya da
Balıkesir'e de 110 km uzaklıkta. Bandırma Erdek arası ise 18 km. Bandırma otogarından Erdek'e özel halk otobüsleri çalışıyor.
Erdek'ten Ocaklar Beldesiyle Ormanlı ve Turanlar köylerine düzenli minibüs seferleri yapılıyor. Ballıpınar, Çayağzı, Karşıyaka gibi yarımadanın doğusunda kalan köylere de Bandırma'dan minibüs seferleri yapılıyor.