Türkiye'nin oksijen oranı en yüksek bölgesi olan
Kazdağı yemyeşil doğası, yürüyüş parkurları, tarihi kalıntıları, eteklerindeki kumsalları ve ilginç köyleriyle gerçekten görülmeye değer.
Birçok söylencede adı geçen Kaz (İda) Dağı, eski çağlarda Tanrıların Dağı olarak adlandırılıyor ve Zeus’un burada yaşadığına inanılıyordu. Antik kaynaklarda Dünyanın ilk güzellik yarışmasının
İda Dağı’nda yapıldığı ve Troya Prensi Paris’in Afrodit’i güzellik tanrıçası seçtiği anlatılır.
Hasanboğuldu'dan Sarıkız'a dek birçok söylencenin geçtiği Kaz Dağı’nın zenginliği bunlarla sınırlı değil. Burası çok önemli bir doğa alanı; 26’sı endemik 1000 bitki türü ve nesli tükenme tehlikesi bulunan onlarca yaban hayvanının barındığı dağ milli park ilan edilerek korumaya alınmış durumda.
Homeros’un bin pınarlı İda Dağı diye andığı
Kaz Dağları’nın etekleri benzersiz güzellikle vadiler, dereler, şelaleler, küçük gölcükler ve Hasanboğuldu, Pınarbaşı ve Talimalanı gibi mesire yerleriyle dolu. Milli Park olduğu için dağın içlerine doğru izin alınarak gidilebiliyor ve kontrol noktalarında bilet kesiliyor.
Dağın eteklerindeki eski Adatepe ve
Yeşilyurt gibi eski Rum köyleriyle, Tahtacı ve Yörük köyleri de yörenin zenginliklerinden. Edremit'e bağlı
Tahtakuşlar da dağın eteklerinde kurulmuş bir Tahtacı köyü. Tahtakuşlar köyü Edremit Körfezi’nin mavisiyle Kazdağı’nın yeşilinin içine gizlenmiş bir hazine.
Tahtakuşlar Gezilecek Yerler
Türkiye'nin ilk özel
etnografya müzesinin kurulduğu bu köy çok ünlü, gazete ve televizyonlarda hakkında sayısız haber yapıldığı için yolu buralara düşenlerce mutlaka ziyaret ediliyor. Tahtakuşlar köyünde yaşayanların tamamı Tahtacı Alevi. Köyün kurucusunun o zamana kadar Düden Yaylasında yaşayan
Karadana Salman adında bir Tahtacı olduğu kabul ediliyor. 1843 yılında devletten alınan izinle köy kurulmuş. Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa zamanında (1860-1864) göçebe Tahtacılar zorla yerleşik yaşama geçirilince köy daha da büyümüş.
Tahtakuşlar köyündeki etnografya müzesini Köy Enstitülü emekli öğretmen
Alibey Kudar kurmuş. Zamanla ünü ülke sınırlarını aşan müzede deniz kabuklarından giysilere, çadırlardan Hz. Ali’nin çamaltı resimlerine kadar pek çok eşya, belge ve fotoğraf sergileniyor. Ayrıca yörede dokunmuş halı, kilim ve heybeler, incik boncuk gibi hediyelik eşyalarla, dağlardan toplanmış şifalı otlar ve bal gibi doğal ürünler de satılıyor.
Tahtakuşlar’da tam beş bayram kutlanıyor: Kurban, Aşır (Muharrem), Hıdrellez, Cılbak (Sarıkız) ve Bişi (Ramazan). Bunların en renklisi 6-7 Mayıs günleri kutlanan Hıdrellez bayramı. Hıdrellezde ilk olarak 6 Mayıs günü Manastırdaki eski mezarlığa gidiliyor. Mezarlar temizleniyor, çiçeklerle donatılıyor, mezarların başında yemekler yeniyor, adaklar dağıtılıyor. Hıdrellez sabahı güneş doğmadan soğuk suyla banyo yapılıyor, böylece yıl boyunca hasta olunmayacağına inanılıyor.
7 Mayıs günü sabahı akrabalar toplanarak, ölmüş ataları için kurban kesiyorlar. Kurban eti yenildikten sonra en güzel elbiselerini giyip bu kez köyün yanındaki mezarlığa gidiyorlar. Bir gün önceden temizlenip çiçeklerle süslenen mezarlıkta oturulup yemekler yeniyor, adaklar dağıtılıyor. Ölmüşlere sanki yaşıyormuş gibi davranılıyor, ikramlarda bulunulup, sohbet ediliyor. Mezarlığa yalnızca Hıdrellezde değil, her zaman büyük özen gösteriliyor, perşembe akşamları mezarlar temizlenip yatırlara mum dikiliyor; mezar başlarına su dolu testiler, eşarplar, meyve, çerez gibi yiyecekler bırakılıyor. Mezarları ziyarete gidenler, mezar başında ailece toplanıp yanlarında getirdiklerini yeyip içiyorlar. Büyük ozan Ali Ekber Çiçek’in mezarı da burada.
Kutsal Türbe; Sarıkız
Antik kaynaklarda İda'nın kutsal bir dağ olduğu anlatılıyor, zaman içinde dağın adı değişmiş ama kutsiyetinden bir şey kaybetmemiş. Troyalıların Zeus'a yakardıkları Gargaran (Karataş) zirvesinde (1764 metre) Sarıkız'ın türbesi bulunuyor. Yöre halkı şimdi de Sarıkız ve Kazdağı'nı kutsal kabul ediyor.
Düden Yaylasındaki
Şah Taşları’nın da mucizevi özellikleri olduğuna inanılıyor. Yöre halkı her yıl Ağustos ayının üçüncü haftasında çeşitli törenler yapıyor. Cumartesi günü Kartalçimen yaylasındaki Kazavlusu’na çadır kuran halk, o gün Kazdağı'nın doruğunda gömülü olduğuna inandıkları Sarıkız'ı; pazar günü Babadağ’ı, pazartesi de Şah Taşları'nı ziyaret ediyor. Buradaki
Zemzem Pınarının kötü kalplilere suyunu vermediğine,
Kız Pınarının ise, evlenmek isteyen kızların kısmetini açtığına inanılıyor.
Sarıkız’dan medet umanlar yatıra mum dikiyor, türbenin çevresinde bulunan küçük taşları, birer dilek dileyerek alıyor, eğer dilekleri gerçekleşirse, ertesi yıl taşı eski yerine bırakıyorlar. Tahtacılar dağa ziyarete ya da hayır ve adak yapmaya gitmeyi Cılbağa gitmek olarak adlandırıyor ve 15-30 Ağustos tarihleri arasını
Cılbak Bayramı olarak kutluyorlar. Dağdaki söylencelerin tümüne ve yöreye Cılbak diyorlar. Bu adın Sarıkız’ın babasına Çıplak (Fakir) Baba denmesinden kaynaklandığı sanılıyor.
Yapmadan Dönme!
» Tahtakuşlar'daki etnografya müzesini ve mezarlığını görmeden,
» Sarıkız Tepesine çıkmadan,
» Yeşilyurt,
Çamlıbel ve Adatepe gibi eski Rum köylerini dolaşmadan,
» Milli parkın güzelliklerini keşfetmeden, DÖNME!
Tahtakuşlar Köyünde Ne Yenir?
Kazdağı etekleri boydan boya zeytinliklerle kaplı. Hal böyle olunca zeytinyağlılar ve otlar yöre mutfağının temelini oluşturuyor. Rezene, Şevketibostan, Radika, Kuzukulağı ve Madımak bölgedeki pazarlarda bulabileceğiniz başlıca otlar. Avunya Mantısı, Bacana ve Enginarlı Bakla yöreye özgü yemeklerin başında geliyor.
Tahtakuşlar Nerede, Nasıl Gidilir?
Tahtakuşlar,
İstanbul'a 308 km,
İzmir'e 203 km ve
Edremit'e 17 km uzaklıkta.
Akçay'a 5 km kala ana yoldan sağa sapılıp 2 km'lik asfalt bir yol izlendiğinde köye ulaşılıyor.